Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
SARİK : Turkish Risale

(Bak: Sârık)

SARİM : Turkish Risale

Kesilmiş. * Biçilmiş ekin, döğülmemiş harman

SARİME : Turkish Risale

Ekini biçilmiş yer

SARİR : Turkish Risale

(Kapı, kalem vs. de) Cızırtı, gıcırtı

SARİR-İ HÂME : Turkish Risale

Kalem cızırtısı

SARİYE : Turkish Risale

(C.: Sevari) Direk. * Gece yağmur yağdıran bulut

SASANİLER : Turkish Risale

İran'da ikibin yıl önce devlet kuran bir sülâledirler. İlk meşhur hükümdarları Erdeşir'dir. Devleti kuvvetlendirdi ve Doğu Anadolu'yu Romalılardan aldı. Ünlü pâdişahlarından ve âdil ismi ile tanınan Nuşirevan İslâmiyetten önce yaşamıştır. Altıyüz seneden ziyade devletleri devam eden Sâsâniler, İslâmiyetin karşısında sarsılmışlar, nihayet 636'da Nihavend muharebesi ile ortadan kaldırılmışlardır

SASİM : Turkish Risale

Kara ağaç. * Abnus ağacı

SAT' : Turkish Risale

Yüksek olmak. Kesmek, kat'etmek

SATH : Turkish Risale

(Bak: Satıh)

SATH-I ARZ : Turkish Risale

Yer yüzü. Ruy-i zemin

SATH-I DERYA : Turkish Risale

Denizin yüzü

SATHEN : Turkish Risale

Dış yüzden, dıştan

SATHÎ : Turkish Risale

Görünüşe göre, derinliğine dalmadan, üstünkörü olarak, satha dâir ve âit

SATHİYYEN : Turkish Risale

Dıştan, dış yüzden. * Üstten. Derinleştirmeden

SATHİYÂT : Turkish Risale

Sathi ve âdi şeyler

SATI' : Turkish Risale

(Sâtı'a) Yükselerek meydana çıkan. * Yükselerek görünen. Nur saçan. Parlak

SATIH : Turkish Risale

Düz. Bir şeyin dış yüzü, üstü. * Evin damı. * Yayıp döşemek. * Genişlik

SATL : Turkish Risale

Kova, tas, küçük leğen

SATR : Turkish Risale

(C.: Sutur) Satır. Yazı sırası

SATRANÇ : Turkish Risale

32 taşla, 64 haneli bir tahta üzerinde, iki kişi arasında muhakemeye dayanılarak oynanan ve meşru olmayan bir oyundur

SATT : Turkish Risale

Cemaat, topluluk. * Cesediyle tokuşmak. * Kovmak, def'etmek. * Zor bir işe giriftar etmek

SATUR : Turkish Risale

(C.: Sevâtir) Satır, büyük bıçak

SATV : Turkish Risale

Yürürken sıçramak

SATVET : Turkish Risale

Ezici kuvvet. Hışım ve şiddetle kavrayıp almak. Birisinin üzerine şiddetle sıçramak ve hamle etmek. * Zorluluk