Turkish Risale
SEKUN : Turkish Risale
Yemen vilâyetinde bir kabile adı
SEKİ : Turkish Risale
Direğin altında konulan taş ayak, kürsü taşı, kapıların yanlarında ve bahçelerde havuzların etrafında yapılan sed ve peyke, odaların zeminden yüksekçe olarak bir kısmına yapılan döşeme yerlerinde kullanılır bir tabirdir. * Atın ayağındaki beyaz nişana da bu ad verilir. (O.T.D.S.)
SEKİNE(T) : Turkish Risale
Sükûn ve itmi'nan, temkin. Nefisteki telâşın kesilmesi ile hâsıl olan kalb huzuru ve sükûneti. * Telâş ve hafifliğin zıddıdır. * Kalb rahatlığı, kalb kuvveti veren çok mühim bir duânın ismi. (Bu, Sekine isimli duâ, Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh gibi evliyânın bildiği ve içerisinde ondokuz harfli ondokuz âyet bulunan çok mühim, sükûnet ve itmi'nan veren bir duâdır. Hizb-ül Envar-ül Hakaik-ın Nuriye'de mevcuttur.)
SEKİT : Turkish Risale
Kırağı
SEL' : Turkish Risale
Baş yarmak
SEL'A : Turkish Risale
Hıyarcık hastalığı. * Yarmak
SEL'AF : Turkish Risale
Yutmak
SELA : Turkish Risale
(C.: Eslâ) Çocuğun ana karnında iken içinde bulunduğu ince deri
SELA' : Turkish Risale
Bir acı ağaç. * Medine'de bir dağ. * Yarmak. Parçalamak. * Ayak yarığı. (Bu mânâya C.: Sülu)
SELACİKA : Turkish Risale
(Selçuk. C.) Selçuklular
SELAH : Turkish Risale
(C.: Selhân) Keklik yavrusu
SELAHİF : Turkish Risale
(Sulahfât. C.) Kaplumbağalar
SELAHİYET : Turkish Risale
(Bak: Salâhiyet)
SELAK : Turkish Risale
(C.: Selekân) Yüksek, düz yer. Deve yanırının onulmuş ve yeri ağarmış olan izi. * Çuval kulpunun birisini birisine koymak
SELALE : Turkish Risale
Çanak içinde yalanan nesne
SELALİM : Turkish Risale
(Süllem. C.) Merdivenler
SELAM : Turkish Risale
Ayıplardan, âfetten sâlim oluş. Selâmet, emniyet. Sulh. Asâyiş. Bütün korktuklarından emin olma. * Allah'ın (C.C.) rızasına erişmek için mü'minlerin birbirlerine yaptığı dua. Mü'minler birbirleriyle karşılaştıklarında büyük küçüğe; yürüyen durana; azlık çokluğa; hayvan veya vasıta üzerinde olan yerde yürüyene; yüksekteki aşağıdakine "Selâmün aleyküm" der. Selâmı alan "Ve Aleykümüsselâm ve Rahmetullâhi ve Berekâtühu" diyerek cevap verir. Evvelâ selâm veren daha çok sevap kazanır. Selâm vermek sünnet, almak ise farzdır. İki cemaat birbiri ile karşılaşırsa; onlardan birisinin selâm vermesi sünnet-i kifaye, selâm alacak taraftan birisinin selâm alması farz-ı kifayedir
SELAMAN : Turkish Risale
Bir mekânın adı. * Büyük ağaç
SELAMET : Turkish Risale
Kurtuluş, tehlikeden sâlim olmak. Korktuklarından, fenalıklardan kurtulmak. * Neticede imân ile kabre girmek. * Edb: Doğruluk, sağlamlık
SELAMLIK : Turkish Risale
(Bak: Harem)
SELASE-AŞER : Turkish Risale
Onüç
SELASET : Turkish Risale
Edb: Anlatıştaki kolaylık ve rahatlık. Açık, kolay, akıcı ve âhenkli ifade
SELASÛN : Turkish Risale
(Selâsîn) Otuz,
SELASİL : Turkish Risale
(Silsile. C.) Silsileler. * Zincir gibi olanlar. Zincirler. * Sıradağlar
SELATA : Turkish Risale
Kahır, galebe, hiddet. * Kötü konuşan, gönül inciten, kalb kıran. * Merhametsiz olmak. * Acı söz söylemek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani