Multilingual Turkish Dictionary Turkish Risale

BELAD(E) : Turkish Risale

Kötü kimse. Müzevir, günahkâr. Fena ve kötü şey

BELADET : Turkish Risale

Ahmaklık, sersemlik, kalınkafalılık. Budalalık

BELADİR : Turkish Risale

f. Kadınların kullandıkları altun, gümüş, zümrüt, yakut, elmas gibi süs eşyası. * Belâyı def etmek için verilen sadaka

BELAH : Turkish Risale

Büyüklenmek, kibir

BELAHA : Turkish Risale

Yetişmemiş hurma koruğu. * Kurumak, yebs. * Yormak

BELAHET : Turkish Risale

Ahmaklık. Düşüncesizlik. Ne yaptığını iyi bilmemek

BELAK : Turkish Risale

Ayakları alacalı at

BELAKİK : Turkish Risale

(Bülükka. C.) Sahralar, çöller. Düzovalar

BELAL : Turkish Risale

Islaklık. Islatış. Su gibi ıslatan

BELAREK : Turkish Risale

f. İyi su verilmiş kılıç, çelik. * Ok temreni, ok mahfazası

BELAT : Turkish Risale

Döşenmiş taş. * Düzyer. * Köy adı

BELAYA : Turkish Risale

(Belâ. C.) Musibetler. Afetler. Beliyyeler. Belâlar

BELBAL : Turkish Risale

(Belbele) Vesvese. Tasa. Telâş. Yürek yanması. Iztırab. * Tehyic ve tahrik eylemek

BELBED : Turkish Risale

Akılsız ve ahmak kimse ki, ne ettiğini bilmez

BELBEL : Turkish Risale

Tasa, kaygı. Yürek yanması

BELBELE : Turkish Risale

(C.: Belâbil) Vesvese vermek, gamkin etmek, kuruntu vermek

BELBÛS : Turkish Risale

f. Bir nevi haşhaş. * Yabani soğan. Dağ soğanı, sarmısak

BELCA' : Turkish Risale

Kaşları arası açık olan kadın. (Müz: Eblec)

BELDAH : Turkish Risale

Kişinin kendini yere vurması

BELDARAN : Turkish Risale

Geçit yerleri muhafızlarının adı. Tanzimattan sonra bunlara zaptiye denmiştir. İkinci Meşrutiyetten beri jandarma olarak adlandırılırlar

BELDE : Turkish Risale

Memleket, şehir. * Büyük köy. * Yer, arz. * Göğüs, sadır. * İki kaş arasında kıl olmayıp açık olması

BELDE-İ TAYYİBE : Turkish Risale

Güzel ve hoş belde. Medine-i Münevvere

BELEC : Turkish Risale

Zâhir ve rûşen olmak. Gözükmek

BELED : Turkish Risale

(Belde. C.) Beldeler. Memleketler

BELED SÛRESİ : Turkish Risale

(El-beled) Kur'an-ı Kerim'de
sure olup Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur