Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
SUKATAHÂR : Turkish Risale

f. Kırıntı, artık yiyen

SUKATAÇİN : Turkish Risale

f. Kırıntı, döküntü toplayan. Artık toplayan

SUKAYBE : Turkish Risale

Küçük delik, delikçik

SUKB : Turkish Risale

(C.: Sükub) Delmek. * Yırtmak

SUKBE : Turkish Risale

(C.: Sukub
Sukab
Sukabât) Delik

SUKL(E) : Turkish Risale

Böğür. * Taraf, yön

SUKM (SEKAM) : Turkish Risale

(C.: Eskâm) Zahmet, meşakkat. Hastalık, maraz

SUKUB : Turkish Risale

(Sukbe. C.) Delikler

SUKUF : Turkish Risale

(Sakf. C.) Tavanlar, ev örtüleri. * Uzun ve sarkık şeyler. * Semavat

SUKUF-U BÜYUT : Turkish Risale

Evlerin damları

SUKUK : Turkish Risale

şeriat mahkemesince verilen ilâmlar ve onda geçen tabirler

SUKUT : Turkish Risale

Düşme. Yukardan aşağıya birden iniverme. * Değerini kaybetme. Bozulma. * Devrilme. * Mahvolma. * Ahlâk bakımından alçalma. * Büyük bir vazifeden ayrılma. * Sarkma. * Çocuğun eksik veya ölü olarak doğması

SUKUT-I HAKK : Turkish Risale

Hakkın sukutu. Hakkın kaybolması

SUKUT-I MUSAMMEM : Turkish Risale

Düşmesi kararlaştırılmış. İktidardan düşürmek için hakkında karar alınmış

SUKUT-U MUTLAK : Turkish Risale

Mânen iyice tefessüh etme, iyi hasletlerin tamamen kaybolması

SUKUTİYE : Turkish Risale

Paraşüt

SUKVE : Turkish Risale

Toprak kap

SUKYA : Turkish Risale

(Saky. den) Sulamak

SUKÎ : Turkish Risale

Çarşı ve pazarla alâkalı. * Çarşılı, pazarlı

SULAHFAT : Turkish Risale

(C.: Selâhif) Kaplumbağa

SULB : Turkish Risale

Sert, katı. Taş gibi olan. * Omurga kemiği. * Sülâle, zürriyet

SULBÎ : Turkish Risale

Birinin sulbünden gelme. Kendi evlâdı. Kendi oğlu

SULBİYE : Turkish Risale

Nesebi hâlis olan

SULBİYET : Turkish Risale

Katılık, sertlik. Taş gibi olmak. * Cisimlerin katı hâli. * Mc: Duygusuzluk

SULEHA : Turkish Risale

(Sâlih. C.) Salihler. Salâhiyetli, günah işlemeyen iyi insanlar. İlim ve amelde, ibâdet, taat ve takvâda terakki ve teâli eden büyük zâtlar