Turkish Risale
SULFATO : Turkish Risale
(Sulfata) Fr. Kinin. Sıtma hapı
SULH : Turkish Risale
Barış. Uyuşma. * Muharebeyi terk için anlaşma. * Rahatlık
SULH-NÂME : Turkish Risale
f. Sulh, barış kâğıdı
SULH-PERVER : Turkish Risale
f. Sulhçu. Dâimâ sulh ve sükun isteyen. Harp ve çarpışmak istemeyen. Barışsever
SULH-ÂMİZ : Turkish Risale
f. Ara bulucu, barıştırıcı
SULHEN : Turkish Risale
Sulh tarzında, barış yoluyla. Anlaşmak suretiyle
SULLA' : Turkish Risale
(C.: Sıllâ) Enli yassı taş. * Ot bitmeyen mevzi
SULLAA : Turkish Risale
Büyük, enli taş. * Ot yetişmeyen yer
SULSUL : Turkish Risale
(C.: Salâsıl) Üveyik kuşu
SULSULE : Turkish Risale
Havuz veya kap dibinde kalan su artığı
SULT : Turkish Risale
(C.: Eslât) Büyük bıçak
SULTA : Turkish Risale
Baskı, otorite
SULTAN : Turkish Risale
Reis. İslâm Hükümdarı. Hâkimiyet sahibi. Padişah. * Allah. (C.C.) * Kuvvet, kudret ve hâkimiyet sâhibi. * Hükümdar âilesinden olan anne, kız gibi kadınlardan her biri. * Hüccet ve delil. * Kahr ve tegallüb mânasında masdardır. Her şeyin yavuz, şiddet ve satvetine denir. Kelimenin aslı "selit" olup, cem'i sultandır. Selit ise, zeytinyağının ismidir. Zeytinyağı kandilinin ışığıyla ışıklandırma yapıldığı gibi, padişâh ve vali dahi şule-i adl ve zabt ü ihtimamıyla memleketini tenvir etmek münâsebetiyle onlara da bu mâna ıtlak olunmuştur. (Kamus-u Okyanus'tan hülâsadır.)(Sultan-ı kâinat birdir. Her şeyin anahtarı O'nun yanında, her şeyin dizgini O'nun elindedir. Her şey O'nun emriyle halledilir. O'nu bulsan her matlubunu buldun, hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun. M.)(Bu gördüğün insanlar, Sultan-ı Ezelî'nin kudretiyle, yokluk karanlıklarından, ziyadâr varlık âlemine çıkarılan mahluklardır. Sultan-ı Ezelî, bütün mevcudatı içinde biz insanları seçmiş. Ve emanet-i kübrayı bize vermiştir. Biz, haşir yoluyla saadet-i ebediyeye müteveccihen hareket etmekteyiz. Dünyadaki işimiz de o saadet-i ebediye yollarını te'min etmekle re's-ül mâlımız olan istidatlarımızı nemâlandırmaktır. Ve şu azîm insan kervanına, bundan sonra Sultan-ı Ezelî'den risalet vazifesiyle gelip, riyaset eden benim. İ.İ.)
SULTAN REŞAD : Turkish Risale
(Mi:
1918) Meşrutiyet devri Osmanlı Padişahıdır. Merhametli ve halim tabiatlı olan bu dindar ve abdestsiz gezmiyen padişah, Mevlevi Tarikatına bağlı idi. Boş vakitlerini Mesnevi okumakla geçirirdi
SULTAN SELİM HAN : Turkish Risale
(Bak: Yavuz Sultan Selim)
SULTAN SÜLEYMAN HAN : Turkish Risale
(Hi:
974) Osmanlı Padişahlarının onuncusu, İslâm Halifelerinin yetmişbeşincisidir. Yavuz Sultan Selim Han'ın oğludur. Avrupa-vari bir kısım kanunlar yapılmasına vesile olduğundan Kanuni nâmı ile de tanınır. Padişahlık yılları Osmanlı Devletinin en haşmetli devri olup, Avrupa, Asya Osmanlıların emrinde idi. İstanbul payitahttı. Bir fikir vermek için o zaman İstanbuldaki eserlerden bir kaç misal vereceğiz. İlk olarak o zamanda yapılan bir sayıma göre: 485 câmi, 4494 mescid, 100 imâret, 417 kervansaray, 1653 ilk mekteb, 335 tekke, 4985 çeşme, 874 hamam, 743 kilise, onbir binden ziyade sokak ve cadde tesbit edilmişti.İstanbul böyle iken Avrupa'lı bir muharrir; Avrupa'yı şöyle anlatır: "Avrupalılar bin sene banyosuz kaldı. Orta çağda pis ve kirli bulunmak bir faziletti. Bu çağlarda Avrupa baştan aşağı kaşınıyordu."
SULTAN-I MAZLUM : Turkish Risale
Mâsum, zulme uğramış sultan. (Bundan kinaye II. Abdulhamid Han'dır.)
SULTAN-ÜD DEM : Turkish Risale
Vücutta kanın galeyanı
SULUH : Turkish Risale
Sahte olmayıp geçer akçalar. Sağlam ve hakiki paralar
SULUL : Turkish Risale
Bozulup fena kokmak
SULİYY : Turkish Risale
Ateşin yanması
SUM : Turkish Risale
Sarımsak
SUM' : Turkish Risale
Pervane denilen kelebek
SUM'A : Turkish Risale
İhlâssızlıktan çıkan, işitilsin ve bilinsin için yapılan iş, gizli riyakârlık
SUMARİ : Turkish Risale
Dübür
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani