Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
SÜKÛN-İ DEM : Turkish Risale

Soğukkanlılık

SÜKÛN-İ MU'TADÎ : Turkish Risale

Her zamanki sessizlik

SÜKÛNET : Turkish Risale

Vakarlılık, ciddiyet. * Durgunluk. Rahatlık. * Hareketsizlik

SÜKÛNETGÂH : Turkish Risale

f. Dinlenme yeri. * Mc: Kabir, mezar

SÜKÛNETPERVER : Turkish Risale

f. Dinlendirici, rahatlandırıcı

SÜKÛNETYÂB : Turkish Risale

f. Durgunlaşan, sükûnet bulan, duran

SÜKÛT : Turkish Risale

Susma. Konuşmama

SÜKÛT-İ İSTİFHAM : Turkish Risale

İstifham sessizliği

SÜKÛTÎ : Turkish Risale

Sessizlikte olan. Çok ses çıkarmayan. Az konuşan

SÜLAE : Turkish Risale

Hurma yaprağının, başında olan dikeni

SÜLAH : Turkish Risale

Necis, pis

SÜLAL : Turkish Risale

İshal olmak

SÜLALE : Turkish Risale

Sıkınca parmakların arasından dışarı çıkan safi balçık. * Meni akıntısı

SÜLALE-İ TÂHİRE : Turkish Risale

Temiz sülale olan Hazret-i Muhammed'in (A.S.M.) soyu

SÜLAM : Turkish Risale

El arkası

SÜLAMA : Turkish Risale

Parmak kemiği. * Küçük içi boş kemik

SÜLAS : Turkish Risale

Akıl gitmek. * Delirmek

SÜLASA' : Turkish Risale

Salı

SÜLASÎ : Turkish Risale

Üçlü. Üçe mensub. * Gr: Harf-i aslîsi üç harf olan kelime

SÜLASÎ MEZİD : Turkish Risale

Esası, kelime kökü üç harften ibaret olduğu halde, başka harfler ilâvesiyle, başka masdar teşkil edilmiş olur. Aslı üç harfli masdar demektir

SÜLASÎ MEZİDÜN FİH : Turkish Risale

Gr: Zaid harf almış ve kökünde üç aslî harf bulunan kelime

SÜLASÎ MÜCERRED : Turkish Risale

Gr: Üç harfli aslî kelime kökü

SÜLEHFAT : Turkish Risale

(C.: Selâhıf) Kaplumbağa

SÜLEK : Turkish Risale

Cemaat, topluluk

SÜLEYMAN (A.S.) : Turkish Risale

Beni İsrail Peygamberlerindendir. Davud (A.S.) ın oğludur. Babasının vasiyyeti üzerine Beyt-ül Makdisi yedi senede inşa ettirdi. Kudüste büyük bir hükümet sarayı yaptırdı. Şark ve garb melikleri kendisine itaate geldiler. Kırk sene hem peygamberlik, hem padişahlık yaptı. Beni İsrailden Yahuda ve Bünyamin oğulları kendi hâkimiyeti altındaydılar. Diğer on kabile diğer İsrail Devletini teşkil ettiler. Yahuda Devleti Süleyman (A.S.) oğulları elinde ve merkezi Kudüs idi. (Bak: Belkıs, Davud)(Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm, cin ve şeytanları ve ervah-ı habiseyi teshir edip, şerlerini men' ve umûr-u nâfiada istihdam etmeyi ifade eden şu âyetler: $ ilâ âhir... $ ilâ âhir... âyetiyle diyor ki: Yerin, insandan sonra, zişuur olarak en mühim sekenesi olan cin, insana hizmetkâr olabilir. Onlara temas edilebilir. Şeytanlar da düşmanlığı bırakmaya mecbur olup, ister istemez hizmet edebilirler ki Cenab-ı Hakk'ın evamirine musahhar olan bir abdine, onları musahhar etmiştir. Cenab-ı Hak mânen şu âyetin lisan-ı remziyle der ki: "Ey insan! Bana itaat eden bir abdime cin ve şeytanları ve şerirlerini itaat ettiriyorum. Sen de benim emrine musahhar olsan, çok mevcudat, hattâ cin ve şeytan dahi, sana musahhar olabilirler."İşte beşerin, san'at ve fennin imtizacından süzülen, maddi ve manevi fevkalâde hassasiyetinden tezahür eden ispirtizma gibi celb-i ervah ve cinlerle muhabereyi şu âyet, en nihayet hududunu çiziyor ve en faideli suretlerini tâyin ediyor ve ona yolu dahi açıyor. Fakat şimdiki gibi; bazan kendine emvat nâmını veren cinlere ve şeytanlara ve ervâh-ı habiseye musahhar ve maskara olup oyuncak olmak değil, belki tılsımat-ı Kur'aniye ile onları teshir etmektir, şerlerinden kurtulmaktır. S.)