Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
SİLİZEN : Turkish Risale

f. Tokat vuran, şamar atan, döven

SİM : Turkish Risale

f. Gümüş. Gümüş para. * Gümüşten. Sırmadan

SİM Ü ZER : Turkish Risale

Gümüş ve altın

SİM-TEN : Turkish Risale

f. Gümüş tenli

SİMA : Turkish Risale

Yüz, çehre. Beniz. * Eser, alâmet

SİMA' : Turkish Risale

Dinlemek, kulak vermek. İşitmek. * Çalgı dinlemek. * Herkesin işitmesi istenilen güzel zikir ve sözler. * Mevlevilerin ve sair dervişlerin "ney" veya "def" ile berâber ilâhi okuyarak raksları ve nağme terennüm etmeleri, dönmeleri. (Bak: Semâ')

SİMAD : Turkish Risale

Az su

SİMAH : Turkish Risale

(Bak: Sımah)

SİMAK : Turkish Risale

(Semek. C.) Balıklar. * Parlak yıldız. * İki parlak yıldızdan birisi. * Bir şeyi yükseltip kaldıracak âlet

SİMAL : Turkish Risale

Medet etmek. * Medetçi, yardımcı ve mutemed kişi

SİMAM : Turkish Risale

(Semm. C.) Zehirler

SİMAN : Turkish Risale

(Semin. C.) Semizler, besililer, yağlılar

SİMAR : Turkish Risale

(Semere. C.) Meyveler, yemişler. * Mc: Faydalar

SİMAT : Turkish Risale

(C.: Sümut) Sofra. Yemek masası. * Yemek. * Ziyâfet

SİMATOĞRAF : Turkish Risale

(Bak: Sinematoğraf)

SİMAVÎ : Turkish Risale

Çehreye ait, yüz şekline dair. * Simavlı

SİME : Turkish Risale

(C.: Simât) Damga, alâmet, nişan

SİMEN : Turkish Risale

Semizlik, yağlılık, besililik. (Bak: Semen)

SİMENDUD : Turkish Risale

(Sim-endud) f. Gümüş kaplı. Gümüş yaldızlı

SİMER (SEMER) : Turkish Risale

(C.: Esmâr) Kıssa, hikâye. * Akşamdan sonra olan

SİMK : Turkish Risale

Yüce olmak, yükselmek

SİMM (SEMM-SÜMM) : Turkish Risale

(C.: Simâm-Sümum) Küçük dar delik. * İğne deliği. * Ağu, zehir. *Kast. * Düzeltme, ıslah. * Set

SİMMÎ : Turkish Risale

(C.: Esmiyâ) Adaş, isimleri aynı olan kişilerin herbiri

SİMN : Turkish Risale

(Simâne)
Semizlik, yağlılık, besililik, şişmanlık

SİMSAR : Turkish Risale

(C.: Semâsire) Komisyoncu, tellâl, aracı