Turkish Risale
SİNN : Turkish Risale
(C.: Esnân) Yaş. Yaşanmış olan zaman. * Diş. * Medine'de bir dağın ismi. * Yaban öküzü
SİNN-İ TEKLİF : Turkish Risale
Erginlik, büluğ çağı. Bir kimsenin aklı başına geldiği; haramı helâli ayırt edebildiği, kadınlık veya erkeklik hâlini bildiği, ergin hâle geldiği yaşı. (Ortalama
15 kabul edilir.)
SİNN-İ TEMYİZ : Turkish Risale
Hak ile bâtılı farketme yaşı
SİNN-İ İYAS : Turkish Risale
(Sinn-i ye's) Kadınların "âdet görmekten" kesildiği yaş. En çok 55 yaşına kadar veya daha evvel âdet görmekten kesilmesi zamanı ki; bundan sonra çocukları olmaz. Böyle bir kadına âyis denir
SİNNE : Turkish Risale
(C.: Sinen) Kalem başı. * Sapan demiri
SİNNEN : Turkish Risale
Yaşça, yaş bakımından
SİNNEVR : Turkish Risale
(C.: Senânir) Kedi
SİNSİN : Turkish Risale
(C.: senâsin) İyeği kemiklerinin arka tarafının ucu
SİNTAH : Turkish Risale
Büyük karınlı kuvvetli deve
SİNTEL : Turkish Risale
Kısa boylu
SİNY : Turkish Risale
(C.: Esnâ) Her nesnenin büklümü. * Dağın kısıkdar yeri. * Orta, vasat
SİNYAL : Turkish Risale
Fr. Kararlaştırılmış bir haberi verme işareti. İşaret
SİNİ : Turkish Risale
f. Büyük tepsi, sini
SİNİMMAR : Turkish Risale
Ay, kamer. * Gece uyumayan erkek. * Harami. * Tar: Rum milletinden bir üstâdın adıdır. Numan bin Münzir için Hira'da bir köşk yapmıştı. Bunun bir eşini daha kimseye yapmasın diye Numan bin Münzir o köşkün üstünden attırıp öldürdü. (Ahter-i Kebir'den)
SİNİN : Turkish Risale
(Sene. C.) Sünun. Seneler. * Sina Dağı
SİNİN-İ SÂLİFE : Turkish Risale
Geçen yıllar
SİPAH : Turkish Risale
(C.: Sipâhan) Asker, leşker, nefer. * Ordu
SİPAHDAR : Turkish Risale
f. En büyük asker, serasker
SİPAHSALAR : Turkish Risale
f. Askerlerin en büyüğü. Serasker
SİPAHİ : Turkish Risale
Ask: Osmanlı askerlik teşkilâtında "Timar" namiyle öşür ve rüsumunu aldıkları araziye mukabil, harp zamanlarında kendi hayvanları ve kanunen götürmeğe mecbur oldukları silâhlı askerlerle birlikte sefere iştirak eden bir sınıf süvari askeri. Bunlar akıncılık, çapulculuk ve karakol hizmetlerini ifa ederler ve düşman karşısında piyadelerin muhafazasını te'min ettikleri gibi, icabında hücum işlerini de yaparlardı
SİPAR : Turkish Risale
f. Veren, fedâ eden
SİPARE : Turkish Risale
(Si-pâre) f. Kur'an-ı Kerimin herbir cüz'ü. * Küçük kitap, mecmua. * Otuz cüz
SİPARİŞ : Turkish Risale
f. Ismarlamak, ısmarlayış
SİPAS : Turkish Risale
f. Şükretme, dua etme
SİPAS-DÂR : Turkish Risale
f. Hamdeden, şükreden
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani