Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
SİYASİYYUN : Turkish Risale

Politikacılar, siyasetçiler. Devlet idaresine çalışanlar

SİYAT : Turkish Risale

(Savt. C.) Kırbaçlar, kamçılar

SİYE : Turkish Risale

Koyun yatağı

SİYER : Turkish Risale

(Siret. C.) Tarzlar, gidişler, yollar

SİYER-İ ENBİYA : Turkish Risale

Peygamberlerin (Aleyhimüsselâm) hayatlarından ve onların ahlâkından bahseden kitap

SİYER-İ NEBİ : Turkish Risale

Mevzuu Hazret-i Peygamber'in (A.S.M.) hayatı, ahlâkı ve yaşayışı olan, O'nun gaye ve cihanı irşad eden mesleğinden bahseden kitap.(Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ahvâl ve evsâfı, Siyer ve Tarih suretiyle beyan edilmiş. Fakat o evsaf ve ahvâl-i galibi, beşeriyetine bakar. Halbuki o Zât-ı Mübarek'in şahs-ı manevîsi ve mahiyet-i kudsiyesi o derece yüksek ve nuranidir ki; Siyer ve Tarih'te beyan olunan evsaf, o bâlâ kamete uygun gelmiyor, o yüksek kıymete muvâfık düşmüyor. Çünki: $ sırrınca: Hergün, hattâ şimdi de, bütün ümmetinin ibadetleri kadar bir azim ibadet sahife-i kemalâtına ilâve oluyor. Nihayetsiz rahmet-i İlâhiyeye, nihayetsiz bir surette, nihayetsiz bir istidat ile mazhar olduğu gibi, her gün hadsiz ümmetinin hadsiz duasına mazhar oluyor. Ve şu kâinatın neticesi ve en mükemmel meyvesi ve Hâlik-ı Kâinat'ın tercümanı ve sevgilisi olan o Zât-ı Mübarek'in tamam-ı mahiyeti ve hakikat-ı kemalâtı, Siyer ve Tarih'e geçen beşeri ahval ve etvâra sığışmaz. Meselâ: Hazret-i Cebrâil ve Mikâil, iki muhafız yâver hükmünde Gazve-i Bedir'de yanında bulunan bir Zât-ı Mübarek; çarşı içinde, bedevi bir arabla at mübâyaasında münâzaa etmek, bir tek şâhid olan Huzeyfe'yi şahid göstermekle görünen etvârı içinde sığışmaz.İşte yanlış gitmemek için; her vakit mahiyet-i beşeriyeti itibariyle işitilen evsaf-ı âdiye içinde başını kaldırıp, hakiki mahiyetine ve mertebe-i Risalette durmuş nurani şahsiyet-i maneviyesine bakmak lâzımdır. Yoksa, ya hürmetsizlik eder veya şüpheye düşer. M.)

SİYER-İ SENİYYE : Turkish Risale

Yüksek ahlâk ve yüksek vasıflar. Hazret-i Peygamberin (A.S.M.) yüksek ahlâk ve vasıflarına dair yazılan kitab

SİYERA' : Turkish Risale

İbrişimle karışık alaca bez

SİYONİST : Turkish Risale

(Kudüs'ün eski adı olan Sion. dan) Filistin'de bağımsız bir Yahudi devleti kurmak isteyen. Yahudi fikrinin taraftarı. Bir şeyi Yahudilerin gaye ve menfaatına göre değerlendiren. Yahudilik. * Yahudi dinine giren

SİYY : Turkish Risale

Arz-ı Arabdan bir yer. * Çöl, sahra. * Benzer, misil

SİYYAN : Turkish Risale

(Siyy. C.) Birbirine denk ve eşit. Müsavi

SİYYANEN : Turkish Risale

Birbirine denk ve eşit olarak. Müsavi bir tarzda

SİYYE : Turkish Risale

Yay başı

TA : Turkish Risale

Kur'anın alfabesinde üçüncü harfin adıdır. Ebcedî değeri 400'dür

TA KEY : Turkish Risale

f. Ne vakte kadar?

TA' (TAE) : Turkish Risale

Alçak, iniş yer. * Başı aşağı etmek

TA'AN(E) : Turkish Risale

(Ta'n. dan) Çok zemmedip yeren. Çekiştiren

TA'B : Turkish Risale

Latife etmek, şaka yapmak

TA'BİD : Turkish Risale

Mükerrem etmek. * Katran bulaştırmak. * Hizmet etmek. * Zelil etmek. * Zelil etmek, kepaze yapmak

TA'BİE : Turkish Risale

Karıştırmak. * Beslemek, terbiye etmek. * Hazırlamak

TA'BİR : Turkish Risale

(Tâbir) İfade, anlatma. Söz. Mânası olan söz. Deyim. * Terim. * Rüya yorma. (Ubur. dan) Herhangi bir şeyden ve hâdiseden, başka bir hak ve faydalı mânaya geçmek, intikal etmek ve ibretlendirmek ve ders almak

TA'BİR-İ SAMEDANÎ : Turkish Risale

Allah'a mahsus tâbir. Kur'an'da beyan buyurulan en iyi tabir

TA'BİRAT : Turkish Risale

(Ta'bir. C.) Tabirler. İfade şekilleri. Anlatmalar

TA'BİYE : Turkish Risale

Askerleri bir arazide düşmana karşı tam tedbir ve nizam üzere yerleştirme. * Muharebe toplarının yeri, istihkâm parçası. * Muvaffakiyet için kullanılan vâsıtalar. ("Tabya" yanlıştır)

TA'CİB : Turkish Risale

Hayrete düşürme, şaşırtma