Turkish Risale
TA'LİL : Turkish Risale
Sebep göstermek. * İllet. Bahane. * Müessirden esere yapılan istidlâl. (Bak: Bürhaân-ı limmî)
TA'LİL BA'D-EL-VUKU' : Turkish Risale
Bir şeye sonradan uygun bir sebep uydurma
TA'LİM : Turkish Risale
Öğretmek. Yetiştirmek. Alıştırmak. Belli etmek. İdman
TA'LİM-İ ESMÂ : Turkish Risale
İsimleri öğretmek. * Cenab-ı Hak tarafından Hz. Âdem'e (A.S.) Esmâ-i hüsnânın öğretilmesi.(Hazret-i Âdem'in melâikelere karşı kabiliyyet-i hilâfet için bir mu'cizesi olan tâlim-i esmâdır ki, bir hâdise-i cüz'iyyedir. Şöyle bir düstur-u küllînin ucudur ki: Nev-i beşere câmiiyet-i istidat cihetiyle tâlim olunan hadsiz ulûm ve kâinatın envaına muhit pek çok fünun ve Hâlik'ın şuunat ve evsafına şamil kesretli maârifin talimidir ki; nev-i beşere, değil yalnız melâikelere, belki Semâvat ve Arz ve dağlara karşı Emanet-i Kübrayı haml dâvasında bir rüçhaniyet vermiş ve hey'et-i mecmuasiyle Arz'ın bir halife-i mânevisi olduğunu Kur'an ifham ettiği misillü "Melâikelerin Âdem'e secdesiyle beraber, Şeytan'ın secde etmemesi" olan hâdise-i cüz'iye-i gaybiyye, pek geniş bir düstur-u külliyye-i meşhudenin ucu olduğu gibi, pek büyük bir hakikatı ihsas ediyor. S.)
TA'LİMAT : Turkish Risale
Bir iş hakkında hareket tarzını bildiren emirler
TA'LİMAT-NAME : Turkish Risale
f. Yönetmelik
TA'LİMGÂH : Turkish Risale
Tâlim ve öğrenme yeri
TA'LİMHANE : Turkish Risale
f. Öğrenme yeri. Ta'lim yeri
TA'LİN : Turkish Risale
Aşikâr etme. Meydana çıkarma. Açığa vurma
TA'LİT : Turkish Risale
Devenin yularını başından indirmek. * Deve boynuna nişan etmek
TA'LİYE : Turkish Risale
Yükseltme
TA'LİYE-İ NAME : Turkish Risale
Mektuba başlık koyma
TA'M : Turkish Risale
Yeme. Tad. Lezzet. Zevk
TA'MİD : Turkish Risale
Vaftiz etmek
TA'MİK : Turkish Risale
(Umk. dan) Derinleştirmek. Derin kazmak. * İnceden inceye araştırmak. Esasına varacak şekilde araştırmak
TA'MİKAT : Turkish Risale
(Ta'mik. C.) Derinleştirmeler. İncelemeler, tedkik etmeler, araştırmalar
TA'MİM : Turkish Risale
Umumileştirme. Herkese bildirme
TA'MİMEN : Turkish Risale
Ta'mim suretiyle. Herkese bildirmek suretiyle
TA'MİR : Turkish Risale
Bozuk şeyi düzeltmek. Eski şeyi düzeltip yeni hâline getirmek
TA'MİRÂT : Turkish Risale
(Tamir. C.) Noksanları gidermek. Eksik ve bozukları düzeltmeler ve tamamlamalar. Ta'mirler
TA'MİYE : Turkish Risale
(Amâ. dan) Körletme. Kör etme. * Kapalı şekilde anlatmak. * Edb: Ebced hesabiyle düşürülen bir tarihin, hesabı doldurmak için çıkartılacak veya eklenecek sayılarını işaret etme
TA'N : Turkish Risale
Hoş görmemek. Kötülemek. Birisinin ayıp ve kusurlarını beyan etmek. * Küfretmek. * Muhalifin iddialarını çürütmek. * Vurmak. * Duhul etmek, dâhil olmak, girmek
TA'NE : Turkish Risale
Sövme, zemmetme, yerme, çekiştirme
TA'NE-ZEN : Turkish Risale
f. Söven, zemmeden, hicveden, yeren, çekiştiren
TA'NİF : Turkish Risale
Şiddetle azarlamak. * Darılmak. * Meşakkat vermek. Melâmet etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani