Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
TASABİ : Turkish Risale

Aşkını izhar etmek, muhabbetini açığa vurmak

TASADDU' : Turkish Risale

Yarılıp çatlama. * Dağılma

TASADDUK : Turkish Risale

Sadaka vermek. Allah rızası için fakirlere ve ihtiyacı olanlara, para veyahut ihtiyaca göre herhangi bir şey vermek. * Sadık ve gerçek olduğu tahakkuk etmek, meydana çıkmak.(İlmi olan kimse ilminden, malı olan kimse malından tasadduk etsin.) (Hadis meâli)

TASADDUKAT : Turkish Risale

(Tasadduk. C.) Sadakalar

TASADDUR : Turkish Risale

(Sadr. dan) En başta oturma. Başa geçme. * Öğretmek. * Yücelik talep etmek, yükseklik ve ululuk istemek

TASADDİ : Turkish Risale

Bir işe başlamak. * Taarruz etmek. * Yüz döndürmek. * Tesadüf etmek. * Vuku bulmak

TASADUK : Turkish Risale

Birbirine inanmak

TASADÜM : Turkish Risale

Tokuşmak

TASAFFUH : Turkish Risale

Yaprak yaprak olma. * Levha biçiminde olma, levha hâline konulma

TASAFFÜR : Turkish Risale

Sararmak

TASAFFİ : Turkish Risale

Saflaşmak. Durulmak. Temizlenmek

TASAFÜH : Turkish Risale

Musafaha edişmek

TASAFÜN : Turkish Risale

Suyun az olduğu zamanlarda herkese eşit miktar su vermek

TASALLUB : Turkish Risale

Sertleşmek. Katılaşmak. * Sağlamlaşmak. * Gayret etmek

TASALLUT : Turkish Risale

Musallat olmak. Birini rahatsız etmek. Tebelleş olmak. Tahakkümane hareket etmek

TASALLUTEN : Turkish Risale

Musallat olarak, tasallut ederek, sataşarak

TASALLÜF : Turkish Risale

Kibirlenmek, övünmek, söz atmak

TASALLÜFÂT : Turkish Risale

(Tasallüf. C.) Gösteriş olarak yapılan nezaketler

TASALLİ : Turkish Risale

Ateşte yanmak

TASALSUL : Turkish Risale

Demir ve ona benzer madenlerin birbirine değmelerinde ses çıkarmaları

TASAMM : Turkish Risale

Kendini sağır etmek

TASAMÜM : Turkish Risale

Sağırlığa vurmak

TASANNU' : Turkish Risale

Yapmacık hareket. Zorla bir şeyi daha iyi göstermeğe çalışmak. Suni hareket

TASANNUF : Turkish Risale

Zorla yapılan sınıflandırma veya te'lif

TASARRUF : Turkish Risale

İdare ile kullanmak. Sarfetmek. Tutum. Sâhib olmak. İdare etmek. Sâhiblik. Kullanma hakkı. * (Para veya mal) artırma. * Bir şeye karışıp müdahale etme