Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
TECEMMUÂT : Turkish Risale

(Tecemmu'. C.) Birikmeler, toplanmalar, yığılmalar

TECEMMÜD : Turkish Risale

Donma. Sertleşme. Katılaşma

TECEMMÜDÂT : Turkish Risale

(Tecemmüd. C.) Sertleşmeler, katılaşıp donmuş şeyler

TECEMMÜL : Turkish Risale

Ziynetlenmek. Süslenmek. * Ululuk göstermek. * Âletler. Sebepler

TECEMMÜLÂT : Turkish Risale

(Tecemmül. C.) Eşya, levâzım. Tetümmat

TECEMMÜLÂT-I BEYTİYE : Turkish Risale

Evde bulunan eşya. Evin nizamını tamamlayan eşya

TECEMMÜM : Turkish Risale

(Bitki) büyüme, çoğalma

TECEMMÜŞ : Turkish Risale

Tekellüf etmek, özenmek

TECENNÜB : Turkish Risale

Sakınma. Çekinme

TECENNÜD : Turkish Risale

Bir yere toplanıp asker olmak

TECENNÜN : Turkish Risale

Cinnet getirme. Delirme. Çıldırma

TECENNİ : Turkish Risale

Meyve devşirme. * Bir kişiye işlemediği günahı işledi diye isnad etmek

TECERRU' : Turkish Risale

Bahâdırlık ve kahramanlık etmek

TECERRÜB : Turkish Risale

Tecrübe sâhibi olma

TECERRÜD : Turkish Risale

Soyunma, çıplak olma. * Evli olmama. * Tas: Mâsivadan alâkasını kesip, Allah'a müteveccih olup, ibadet ü taatla meşgul olma. * İman ve İslâmiyete mücahidane ve fedakârane bir tarzda hizmetle iştigal etme. * Herşeyden boş olma. (Bak: Mücahede)

TECERRÜM : Turkish Risale

Gitmek. * Etmediği günahı ettim demek. * Eksilmek

TECESSÜD : Turkish Risale

Ceset şekline girmek. Vücud peyda etmek. Cesedlenmek

TECESSÜM : Turkish Risale

Cisim şekline girmek. Maddeleşmek. Göz önüne gelmek. Mücessem olup görünmek. Cisimleşmek

TECESSÜM-İ HAYÂL : Turkish Risale

Hayâl görme

TECESSÜS : Turkish Risale

Gizlice araştırmak. Gizlice bakmak. * İç yüzünü araştırmak. * İç yüzünü araştırma merakı

TECESSÜSKÂR : Turkish Risale

f. Gizliden araştıran, meraklı

TECESSÜSÂT : Turkish Risale

(Tecessüs. C.) Tecessüsler, araştırmalar. Gözetlemeler

TECEVVU' : Turkish Risale

(Cu'. dan) İsteyerek aç kalma. Açlık çekme

TECEVVÜF : Turkish Risale

İçi boş olma, kovuk olma. * İçine işleme. Nüfuz eyleme

TECEVVÜZ : Turkish Risale

(C.: Tecevvüzât) (Cevaz. dan) Sözü mecaz olarak söyleme. * Caiz olmayanı caiz görme. Cevaz verip yapılmasını uygun görme