Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
TEFSİDE : Turkish Risale

f. Hararetli, kızgın

TEFSİE : Turkish Risale

Çekmek. Uzatmak

TEFSİK : Turkish Risale

(Fısk. dan) Fısk ve fücura sürükleme. Birisine fâsık, kabahatli, günahkâr demek

TEFSİL : Turkish Risale

Yaramaz ve kem nesne

TEFSİR : Turkish Risale

Mestur, gizli bir şeyi aşikâr etmek. Mânâyı izhâr etmek. * Anladığını anlatmak. Bildiği kadar açıklamak. * Kur'ân-ı Kerim'in mânâsını anlatan kitab. * Ehl-i Hadis ıstılahında Tefsire dâir hadis-i şeriflere Tefsir denilir. (Bak: İctihad)(Tefsir iki kısımdır: Birisi, malûm tefsirlerdir ki, Kur'anın ibaresini ve kelime ve cümlelerinin mânâlarını beyan ve izah ve isbat ederler.İkinci kısım tefsir ise: Kur'anın imanî olan hakikatlerini, kuvvetli hüccetlerle beyan ve isbat ve izah etmektir. Bu kısmın pek çok ehemmiyeti var. Zâhir mâlum tefsirler, bu kısmı bazen mücmel bir tarzda dercediyorlar. Fakat, Risale-i Nur, doğrudan doğruya bu ikinci kısmı esas tutmuş, emsalsiz bir tarzda, muannid feylesofları susturan bir manevî tefsirdir. Ş.)(Risale-i Nur, hükema ve ulemanın mesleğinde gitmeyip Kur'anın bir icaz-ı mânevisiyle her şeyde bir pencere-i mârifet açmış; bir senelik işi bir saatte görür gibi Kur'an'a mahsus bir sırrı anlamıştır ki, bu dehşetli zamanda hadsiz ehl-i inadın hücumlarına karşı mağlub olmayıp galebe etmiş. M.N.)(Kur'an-ı Azimüşşan; bütün zamanlarda gelip geçen nev'-i beşerin tabakalarına, milletlerine ve fertlerine hitaben Arş-ı Alâdan irad edilen İlâhî ve şümullü bir nutuk ve umumi, Rabbanî bir hitabe olduğu gibi; bilinmesi, bir ferdin veya küçük bir cemaatin iktidarından hariç olan ve bilhassa bu zamanda, dünya maddiyatına ait pek çok fenleri ve ilimleri câmidir.Bu itibarla; zamanca, mekânca, ihtisasca daire-i ihatası pek dar olan bir ferdin fehminden ve karihasından çıkan bir tefsir, bihakkın Kur'an-ı Azimüşşan'a tefsir olamaz... Çünkü, Kur'anın hitabına muhatab olan milletlerin, insanların ahval-i ruhiyelerine ve maddiyatlarına, câmi bulunduğu ince fenlere, ilimlere bir ferd, vâkıf ve sahib-i ihtisas olamaz ki, ona göre bir tefsir yapabilsin. Hem bir ferdin mesleği ve meşrebi taassuptan hâli olamaz ki, hakaik-i Kur'aniyeyi görsün, bîtarafane beyan etsin? Hem bir ferdin fehminden çıkan bir dâva, kendisine has olup, başkası o dâvanın kabulüne davat edilemez... Meğer ki bir nevi icmanın tasdikine mazhar ola.Binaenaleyh, Kur'anın ince mânalarının ve tefsirlerde dağınık bir surette bulunan mehasinin ve zamanın tecrübesiyle fennin keşfi sayesinde tecelli eden hakikatlerin tesbitiyle, herbiri birkaç fende mütehassıs olmak üzere muhakkıkîn-i ulemadan yüksek bir heyetin tetkikatiyle, tahkikatiyle bir tefsirin yapılması lâzımdır. Nitekim, kanunî hükümlerin tanzim ve ıttıradı, bir ferdin fikrinden değil, yüksek bir heyetin nazar-ı dikkat ve tedkikatından geçmesi lâzımdır ki, umumi bir emniyeti ve cumhur-u nâsın itimadını kazanmak üzere millete karşı bir kefalet-i zımniyye husule gelsin; ve icma-i millet, hücceti elde edebilsin.Evet, Kur'an-ı Azimüşşan'ın müfessiri, yüksek bir deha sahibi ve nâfiz bir içtihada malik ve bir velâyet-i kâmileyi haiz bir zat olmalıdır. Bilhassa bu zamanlarda, bu şartlar, ancak yüksek ve azim bir heyetin tesanüdiyle ve o heyetin telâhuk-u efkârından ve ruhlarının tenasübüyle birbirine yardım etmesinden ve hürriyet-i fikirlerinden ve taassublarından âzâde olarak tam ihlâslarından doğan dâhî bir şahs-ı manevîde bulunur. İşte, Kur'anı, ancak böyle bir şahs-ı mânevi tefsir edebilir. Çünkü, "Cüzde bulunmayan, küllde bulunur." kaidesine binaen, her fertte bulunmayan bu gibi şartlar, heyette bulunur. İ.İ.) (Bak: Müfessir)

TEFSİRE : Turkish Risale

Hastaların bevlini koyacak şişe. Sidik kabı

TEFTE : Turkish Risale

f. Hararetli, kızgın, kızmış

TEFTİH : Turkish Risale

Hor ve zelil etmek. * Kahretmek

TEFTİK : Turkish Risale

(Fetk. den) Yarma, yarılma

TEFTİL : Turkish Risale

(Fetl. den) Fitil yapma. Bükme, eğirme

TEFTİN : Turkish Risale

(Fitne. den) Fitneye düşürme. * Meftun verme. Ayartma

TEFTİR : Turkish Risale

(C. Teftirat) Bıkkınlık verme. Fütur verme. Usandırma. * Zayıf etmek, zayıflatmak. * Naksetmek, eksiltmek

TEFTİS : Turkish Risale

Ufak ufak parçalama

TEFTİT : Turkish Risale

Parça parça etme, ufalama

TEFTİYE : Turkish Risale

Lâğımcılık yapmak. * Büyüyünceye kadar kızı evden dışarıya çıkarmamak

TEFTİŞ : Turkish Risale

Kontrol etmek. İşlerin alâkalı vazifeliler tarafından ele alınıp iyi ve tamam yapılmasına çalışmak. * Sormak. * Ayırmak

TEFTİŞÂT : Turkish Risale

(Teftiş. C.) Teftişler

TEFVİF : Turkish Risale

Bezi alacalı dokutmak

TEFVİH : Turkish Risale

Korkutmak

TEFVİK : Turkish Risale

Tar: Okçulukta, yayın sol el ile yukarıya kaldırılması. * Okun gezini yayın kirişine koymak

TEFVİM : Turkish Risale

Ekmek pişirmek

TEFVİT : Turkish Risale

(Fevt. den) Geçirme, kaçırma

TEFVİT-İ SALÂT : Turkish Risale

Namaz vaktini geçirme veya kaçırma

TEFVİYE : Turkish Risale

Konuşkan olmak

TEFVİZ : Turkish Risale

Birisine bırakma. * İşini Allah'a (C.C.) havâle etme. * Sipariş ve ihâle etme