Turkish Risale
TEKAVÜL : Turkish Risale
(Kavl. den) Sözleşme
TEKAVİM : Turkish Risale
Takvimler
TEKAYYÜD : Turkish Risale
(Bak: Takayyüd)
TEKAZ : Turkish Risale
Birbiriyle ödeşme. * Karşılaştırma
TEKAZA : Turkish Risale
(Bak: Takaza)
TEKAZZU' : Turkish Risale
Çıbanın irinlenmesi
TEKAÜD : Turkish Risale
Oturma. Fârig olma. * Karşılıklı oturma. * Emeklilik
TEKAÜDEN : Turkish Risale
Emekliye ayrılarak
TEKAÜDİYE : Turkish Risale
Tekaüde mahsus olan aylık
TEKAŞŞU' : Turkish Risale
(Kaş'. dan) Balgam çıkarma
TEKBİB : Turkish Risale
Kebap yapmak
TEKBİL : Turkish Risale
Bendetmek
TEKBİR : Turkish Risale
"Allahü ekber" demek. Allah'ın her hususta en yüksek ve en büyük olduğu ifâde etmek.(Bu sırr-ı ittihad ile kâinat içinde bir zerre gibi zayıf, küçük bir mahluk olan şu insan, ubudiyetin azameti cihetiyle Hâlık-ı Arz ve Semavat'ın mahbub bir abdi ve arzın halifesi, sultanı ve hayvanatın reisi ve hilkat-i kâinatın neticesi ve gayesi oluyor.Evet eğer namazların arkasında, hususan bayram namazlarında bir anda "Allahuekber" diyen yüzer milyon insanların sesleri, âlem-i gaybda ittihad ettikleri gibi âlem-i şehadette dahi birbiriyle ittihad edip içtima' etse, küre-i arz tamamiyle büyük bir insan olup azametine nisbeten büyük bir sada ile söylediği "Allahuekber"e müsavi geldiğinden o muvahhidînin ittihadiyle bir anda, Allahuekber demeleri, Küre-i Arz'ın büyük bir "Allahuekber"i hükmüne geçiyor... Adetâ bayram namazlarında Âlem-i İslâmın zikir ve tesbihi ile zemin zelzele-i kübrâya mazhar olup, aktar-ı etrafiyle "Allahuekber" deyip kıblesi olan Ka'be-i Mükerreme'nin samimi kalbiyle niyet edip, Mekke ağziyle, Cebel-i Arefe diliyle "Allahuekber" diyerek o tek kelime, etraf-ı arzdaki umum mü'minlerin mağara-misal ağızlarındaki havada temessül ediyor. Bir tek "Allahuekber" kelimesinin aks-i sadâsıyla hadsiz "Allahuekber" vuku bulduğu gibi o makbul zikir ve tekbir, semavatı dahi çınlatıp berzah âlemlerine de temevvüc ederek sada veriyor. İşte bu arzı böyle kendine sâcid ve âbid ve ibadına mescid ve mahluklarına beşik ve kendine müsebbih ve mükebbir eden Zat-ı Zülcelâl'e, yerin zerratı adedince hamd ve tesbih ve tekbir edip ve mevcudat adedince hamdediyoruz ki; bize bu nevi ubudiyeti ders veren Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmına ümmet eylemiş. L.)
TEKBİRHÂN : Turkish Risale
f. Tekbir getiren
TEKBİRÂT : Turkish Risale
(Tekbir. C.) Tekbirler. Tekbir getirmeler
TEKBİT : Turkish Risale
(Cihaz) Az olmak. * Asan olmak, kolay olmak
TEKDİH : Turkish Risale
Kuvvetle kaşımak
TEKDİM : Turkish Risale
Çok ısırmak
TEKDİR : Turkish Risale
Azarlamak. * Kederlenme. * Bulanık etme. * Mektebde talebeye verilen ve siciline geçirilen bir ceza. Ta'zir
TEKDİRÂT : Turkish Risale
(Tekdir. C.) Tekdirler, azarlamalar
TEKDİS : Turkish Risale
Harman etmek
TEKE : Turkish Risale
f. Keçilerin erkeği. Sürü önünden giden kösemen. * Bir cilt defter. * Tezek
TEKE'KÜ' : Turkish Risale
Cem'olmak, birikmek, toplanmak. * Korkak olmak
TEKEBBÜD : Turkish Risale
(Kebed. den) Sertleşme, katılaşma
TEKEBBÜR : Turkish Risale
Kibirlenmek. Kendini büyük saymak. Nefsini büyük görmek. (Bak: Taabbüd, Tevazu')(İşte ey insan! Eğer yalnız ona abd olsan bütün mahlukat üstünde bir mevki kazanırsın. Eğer ubudiyetten istinkâf etsen, âciz mahlukata zelil bir abd olursun. Eğer enâniyetine ve iktidarına güvenip, tevekkül ve duâyı bırakıp, tekebbür ve dâvaya sapsan; o vakit iyilik ve icad cihetinde arı ve karıncadan daha aşağı, örümcek ve sinekten daha zayıf düşersin. Şer ve tahrib cihetinde dağdan daha ağır, tâundan daha muzır olursun. S.)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani