Turkish Risale
TEVAZÜN : Turkish Risale
Denklik. Müvâzene hâsıl olmak. Aynı tartıda olmak. Karşılıklı iki taraf da vezinde müsâvi olmak. Denkleşmek
TEVAZİ : Turkish Risale
(Vezy. den) İki çizginin birbirine değmeden sonsuza kadar yanyana uzaması, paralellik
TEVAÜD : Turkish Risale
(Va'd. den) Birbirine söz verme. Va'dleşme
TEVAİF : Turkish Risale
(Bak: Tavaif)
TEVBE : Turkish Risale
(Tövbe) Yaptığı fenalığa pişman olmak. Allah'dan afv dilemek. Bir daha işlememeye azmetmek. Estağfirullah deyip, pişmanlık duymak. (Bak: Afv)
TEVBE SURESİ : Turkish Risale
Kur'an-ı Kerim'in
suresidir. Berae Suresi de denir. Medenîdir
TEVBE-İ NASUH : Turkish Risale
Sâdık tevbe. Nasuh tevbesi. Rücu' ettiği günaha bir daha dönmemek veya tevbe eylediği günahı bir daha yapmamak için kasd ve niyet etmek ve bunda tam kararlı olmak
TEVBEKÂR : Turkish Risale
f. Tevbeli, yaptığına pişman olmuş olan
TEVBEŞİKEN : Turkish Risale
f. Tevbesini bozan
TEVBİH : Turkish Risale
Azarlama. Levm etme
TEVBİHAT : Turkish Risale
(Tevbih. C.) Azarlamalar, tekdirler
TEVBİHAT-I ŞEDİDE : Turkish Risale
Şiddetli tekdir ve azarlamalar
TEVBİS : Turkish Risale
Köpek yavrusunun gözlerini açması
TEVCİB : Turkish Risale
(Vücub. dan) Lüzumlu yapma, lâzım etmek, gerektirmek. * Bir iş için vakit belirlemek
TEVCİH : Turkish Risale
Döndürmek, yöneltmek. * Tefsir etmek. * Birisini bir tarafa göndermek. * Rütbe vermek. * Bir kimseye söz atmak. * Edb: İki zıd mânaya gelebilen ve birbirinin zıddı mânada söz kullanmak
TEVCİH-İ KELÂM : Turkish Risale
Sözle işarette bulunmak. * Birbirinin zıddı muhtelif mânaya gelebilen kelimeyi sözde kullanmak
TEVCİHÂT : Turkish Risale
(Tevcih. C.) Verilmiş rütbeler. Tevcihler. * İşaret eden mânalar
TEVDİ' : Turkish Risale
Emanet vermek, bırakmak. * Misafirin veda etmesi. Giderken kalanlara: Allah'a ısmarladık gibi veda etmesi, bolluk hoşluk duasıyla bırakıp gitmesi. * Mutlaka terkedip bırakmak
TEVDİAN : Turkish Risale
Vererek, bırakarak, teslim ve emanet ederek
TEVDİÂT : Turkish Risale
Emânetler. Emânet bırakmalar. Emniyetli bir yere kıymetli bir şeyi teslim etmek
TEVE'UR : Turkish Risale
Bir şeyin güçlenerek halli ve yenilmesi müşkil olması. * Bir hususta çetin zorlukla karşılaşmak. * Konuşanın çapraşık söylemesinden ve anlaşılmadığından dolayı, dinleyenin hayrette kalması
TEVECCU' : Turkish Risale
(C.: Teveccuât) Ağrıma, vecâlanma. Acımak
TEVECCÜD : Turkish Risale
(Vecd. den) Coşma, vecde gelme
TEVECCÜH : Turkish Risale
Bir şeye doğru yönelme, bir tarafa dönme. Çevrilme. * Mânen üzerine düşme. * Ait olmak. * Hoşlanmak. * Sevgi, alâka
TEVECCÜH-Ü NÂS : Turkish Risale
İnsanların, bir kimseyi beğenip, ona teveccüh etmeleri ve medh ü senâ etmeleri.(Teveccüh-ü nâs istenilmez; belki verilir. Verilse de onunla hoşlanılmaz. Hoşlansa ihlâsı kaybeder, riyaya girer. Şan ü şeref arzusiyle teveccüh-ü nâs ise; ücret ve mükâfat değil, belki ihlâssızlık yüzünden gelen bir itab ve bir mücazattır. Evet, amel-i salihin hayatı olan ihlâsın zararına teveccüh-ü nâs ve şân ü şeref, kabir kapısına kadar muvakkat olan bir lezzet-i cüz'iyeye mukabil, kabrin öbür tarafında azâb-ı kabir gibi nâhoş bir şekil aldığından; teveccüh-ü nâsı arzu etmek değil, belki ondan ürkmek ve kaçmak lâzımdır. Şöhretperestlerin ve şan ü şeref peşinde koşanların kulakları çınlasın. L.)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani