Turkish Risale
TEŞAHÜD : Turkish Risale
Hazır olmak
TEŞAKK : Turkish Risale
Muhalefet edişmek, uyuşamamak. * Zor ve meşakkatli olmak
TEŞAKKUK : Turkish Risale
(Şakk. dan) Yarılma, ikiye ayrılma
TEŞAKÜL : Turkish Risale
(şekl. den) şekil ve suretçe bir olma. Birbirine uyma
TEŞAKÜS : Turkish Risale
Husumet edişmek, düşmanlık yapmak
TEŞAKİ : Turkish Risale
(Şekvâ. dan) Birbirinden şikâyet etme. * Dertleşme
TEŞAM : Turkish Risale
Yılışmak, gülüşmek. * Koklaşmak
TEŞAMUH : Turkish Risale
(şemh. den) Yüce, büyük, yüksek olmak. Yükselmek
TEŞANÜ' : Turkish Risale
Buğz edişmek, kin gütmek
TEŞARÜK : Turkish Risale
Ortaklık etme. Birbirine ortak olma
TEŞATÜM : Turkish Risale
(şetm. den) Sövüşme
TEŞAUB : Turkish Risale
Şubelenme. Ayrılıp kol kol olma. Çatallaşma. Kısımlara ayrılma
TEŞAUR : Turkish Risale
Şâirlik taslamak. Kendini şâir gibi göstermek
TEŞAVÜR : Turkish Risale
(Şurâ. dan) Danışma, müşâvere etme
TEŞAVÜS : Turkish Risale
Gururlanıp gözücuyla bakmak
TEŞAYU' : Turkish Risale
Birbiriyle yâr olmak
TEŞAÜM : Turkish Risale
Şom tutmak
TEŞAÜN : Turkish Risale
Eskimek
TEŞBİ' : Turkish Risale
Karnını doyurma
TEŞBİB : Turkish Risale
Saç ve sakal ağarmak. * Ateş yakma. * Kasidede mahbubdan bahsetme
TEŞBİH : Turkish Risale
(C.: Teşbihât) Benzetmek, benzetilmek. Benzetiş. Bir vasıfta vehmetmek. (Bak: Müşebbihe) *Edb: Aralarında maddi veya mânevi bir münasebet bulunan iki şeyi birbirine benzetmek san'atı. Erkân-ı teşbih: (Teşbihin rükünleri)
Müşebbeh (Benzetilen),
Müşebbehün bih (Kendisine benzetilen),
Vech-i şebeh (benzetme ciheti),
Edât-ı teşbih (Teşbih edatı) Birinci ve ikinciye (Yâni, müşebbeh ve müşebbehün bih) "tarafeyn
İki taraf" denir. Meselâ: "Nuri şecâatte Hazret-i Ali gibidir" denildiğinde: "Nuri" müşebbeh, "şecâatte" vech-i şebeh, "Hazret-i Ali" kelimesi ise müşebbehün bih'dir. "Gibi" kelimesi ise edat-ı teşbihtir. Edât-ı teşbih olanlar: "gibi, meselâ, misâl, sanki, meğerki, mesel, mânend, andırır, âdetâ, çü, çün, tek, benzer, zannolunur, veş" (gibi kelimelerdir.)(Pekçok teşbih ve temsiller bulunuyor ki, mürur-u zamanla veya ilmin elinden cehlin eline geçmesiyle hakikat-ı maddiye telâkki ediliyor. Hatâya düşer. Meselâ: "Sevr" ve "Hut" isminde ve âlem-i misâlde sevr ve hut timsâlinde berri ve bahri hayvânat nâzırlarından iki melâiketullah, âdeta bir koca öküz ve cismani bir balık zannedilerek Hadise ilişilmiş. Hem meselâ: Bir vakit huzur-u Nebevide derin bir ses işitildi. Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti ki: "Bu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp ta ancak bu dakika cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür. " İşte bu Hadisi işiten, hakikata vâsıl olmıyan inkâra sapar. Halbuki, yirmi dakika o Hadisten sonra kat'iyyen sabittir ki: Biri geldi. Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a dedi ki: "Meşhur münafık, yirmi dakika evvel öldü. " Yetmiş yaşına giren o münafık cehennemin bir taşı olarak bütün müddet-i ömrü tedennide esfel-i sâfiline küfre sukuttan ibaret olduğunu gayet beligane bir surette Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü vesselâm beyan etmiştir. Cenâb-ı Hak, o vefat dakikasında o sesi işittirip ona alâmet etmiştir. S.)(Teşbih ve temsiller, havastan avama geçtikçe, yani ilmin elinden cehlin eline düştükçe, mürur-u zamanla hakikat telâkki edilir. R.N.)
TEŞBİH-PERESTLİK : Turkish Risale
Kelâmda lüzumundan fazla teşbihe yer vermek
TEŞBİHÂT : Turkish Risale
(Teşbih. C.) Benzetmeler, teşbihler, benzetilmeler
TEŞBİK : Turkish Risale
(Şebeke. den) Şebekeleştirme, ağ biçimine koyma
TEŞBİR : Turkish Risale
Karışlama. * Ölçme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani