Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
UDRE(T) : Turkish Risale

Yel inip hayası büyümek

UDRİC : Turkish Risale

Sarı kaftan. * Hızlı ve çok yürüyen at

UDTUMME : Turkish Risale

Kişinin aslı

UDUBE : Turkish Risale

Keskinlik

UDUL : Turkish Risale

Yoldan çıkma, dönme, sapma. * Vazgeçme. * (Âdil. C.) Âdiller, âdil olanlar

UDVA' : Turkish Risale

Kuru, sert yer. * Üzerine oturulduğunda rahat olmayan yer. * Evin uzak olması

UDVAN : Turkish Risale

Düşmanlık, haksızlık, zulüm

UDİ : Turkish Risale

İnce taştan kapak

UDİKA : Turkish Risale

Demir çengel

UFAFE : Turkish Risale

Memede kalan süt artığı

UFAT : Turkish Risale

Haramdan nefsini koruyanlar

UFAVE : Turkish Risale

Çorbanın sonu

UFAZE : Turkish Risale

Pamuk kozası. * Yüksek yer

UFFARE : Turkish Risale

Her nesnenin evveli. * Katılık. * Şiddet

UFFE : Turkish Risale

Bir deniz hayvanı. * Davarın emziğinde kalan süt bakiyesi

UFK : Turkish Risale

Kıyı, kenar. * Rüzgârın estiği cihetler. * Ufuk. Gökle yerin birleşmiş gibi göründüğü yer. Görüşümüzün nihayetindeki yerler. * Mc: Görüş ve düşünüş derecesi

UFKA : Turkish Risale

İnce deri. * Sünnet edilen deri

UFKÎ : Turkish Risale

Ufka ait. Ufka dair ve müteallik. * Yatık düzlük. Yatay

UFRE : Turkish Risale

Başın ortasında olan saç

UFUC : Turkish Risale

(C.: Afâc) Vurmak. * Göden bağırsağı denilen bağırsak

UFUL : Turkish Risale

Gurub, batış. Gözden kayboluş. Görünmez olmak. * Mc: Ölmek

UFUNET : Turkish Risale

Çıban veya yaranın çürüyüp fena kokması. * İltihab. * Her hangi bir maddenin çürümesinden hasıl olan pis koku, çürük kokusu. * Sıkıntı veren manevî ağırlık

UFURE : Turkish Risale

Üzerinde her ne varsa yenilip hiç bir şey kalmayan yer

UFUSA : Turkish Risale

Kekrelik

UGEYLİME : Turkish Risale

Küçük oğlan çocukları