Turkish Risale
BEZİRGAN : Turkish Risale
(Bâzâr-gân) f. Tacir, tüccar, alışveriş eden esnaf. Efendi ve ağa yerine Yahudiler için söylenen ünvandır
BEZİYY : Turkish Risale
Hayâsız, utanmaz kimse
BEÇE : Turkish Risale
(C.: Beçegân) f. İnsan veya hayvan yavrusu
BEÇE-DAR : Turkish Risale
f. Yavrusu olan, çocuğu olan. * Gebe, hâmile
BEÇE-GÂN : Turkish Risale
(Beçe. C.) f. Çocuklar, yavrular
BEÇE-İ HUNİN : Turkish Risale
Kanlı yavru. * Mc: Acı gözyaşları
BEÇE-İ TAVUS-U ULVÎ : Turkish Risale
Gökteki tavusun yavrusu. * Kamer, ay. * Güneş, şems. * Ateş, nar.* Gündüz.* Yâkut
BEÇEK : Turkish Risale
f. Bir nevi kesici alet. * Küçük silah
BEİS : Turkish Risale
(Be's) Zarar. Kuvvet ve şiddet. Zahmet. Zor. Fenâ. Bed
BEŞAAT : Turkish Risale
Kabahat, suç. * Yiyecek ve içeceklerdeki acılık
BEŞAHE : Turkish Risale
Çirkinlik
BEŞALE : Turkish Risale
Harislik, hırslı olma
BEŞAM : Turkish Risale
Hicaz'da yetişen bir cins ağaçtır ki, hoş kokuludur ve dallarından misvak yapılır
BEŞANİKA : Turkish Risale
Boşnaklar
BEŞARAT : Turkish Risale
(Beşaret. C.) Beşaretler. (Bak: Beşaret)
BEŞARE : Turkish Risale
(C.: Beşâir) Hüsn, güzellik, cemâl
BEŞARET : Turkish Risale
(Doğrusu Bişârettir) Müjde. Sevindirici haber. Hayırlı haber. * Müjdeye verilen ihsan. * Yeni çıkan acib şey
BEŞARET-ÂVER : Turkish Risale
Beşaret veren, müjdeci
BEŞAŞ : Turkish Risale
(Beşeş, beşüş) Açık yüzlü. Güler yüzlü
BEŞE : Turkish Risale
f. Atmaca kuşu
BEŞEL : Turkish Risale
f. İki kimsenin birbiriyle tutuşması. İki şeyin birbirine sarılması. * Beşelîden masdarından emir ki; asıl, sarıl, mânâlarına gelir
BEŞEM : Turkish Risale
f. Kederli, hüzünlü, yaslı. * Hazmı güç olan şey
BEŞEN : Turkish Risale
f. Uzun boy. * Beden, cisim. * Taraf, uç, kenar
BEŞENC : Turkish Risale
f. Yüz güzelliği, parlaklığı
BEŞER : Turkish Risale
(Beşere) İnsan derisinin dış yüzleri. * İnsan. Âdem.(Hem istikrâ-i tâmme ile ve fenlerin tahkikatıyla sabit olmuş ki; mahlûkat içinde en mükerrem, en ehemmiyetli beşerdir. Çünki beşer, hilkat-ı kâinattaki zâhiri esbab ve neticelerinin mabeynindeki basamakları ve teselsül eden illetlerin ve sebeplerin münâsebetlerini aklıyla keşfedip san'at-ı İlâhiyeyi ve muntazam hikmetli icadât-ı Rabbaniyenin taklidini san'atcığıyla yapmak ve ef'âl-i İlâhiyeyi anlamak için ve san'at-ı İlahiyeyi bilmek ve cüz'î ilmiyle ve san'atlarıyla anlamak için bir mizan bir mikyas, kendi cüz-i ihtiyariyle işlediği maddelerle Hâlık-ı Zülcelâl'in küllî, muhit ef'al ve sıfatlarını bilerek kâinatın en eşref ve ekrem mahlûku olduğunu isbat ediyor.Hem İslâmiyetin kâinata ve beşere ait hakikatlarının şehadetiyle, mükerrem beşer içinde, en eşref ve en âlâsı ehl-i hak ve hakikat olan ehl-i İslâmiyet, hem istikrâ-i tâmme ile, tarihlerin şehadetiyle, en mükerrem beşer içindeki en müşerref olan ehl-i hakkın içinde dahi bin mu'cizâtı ve çok yüksek ahlâkının ve İslâmiyet ve Kur'an hakikatlarının şehadetiyle en efdal, en yüksek olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır. H.)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani