Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
ZELİK : Turkish Risale

Düşük oğlan, sakat çocuk

ZELİL : Turkish Risale

Hor, hakir, alçak. Aşağı tutulan

ZELİLÂNE : Turkish Risale

f. Alçakça. Hakir ve aşağılık kimselere yakışır şekilde

ZELİLÎ : Turkish Risale

Hakirlik, horluk, zelillik, alçaklık

ZEMA' : Turkish Risale

Tenbel olmak. * Dehşetli olmak. * Acele etmek. * Yırtmak. * Alçak insan, kötü insan

ZEMAHŞERÎ : Turkish Risale

(Hi:
538) Türkistan'da Harzem'in Zemahşer köyünde doğdu. Hanefî fukahasındandır. Fevkalâde iktidar ve faziletine rağmen bir zamanlar itikadça Mu'tezile'den olmuştu. Meşhur bir ilm-i belâgat âlimidir

ZEMAM : Turkish Risale

(Bak: Zimam)

ZEMAN : Turkish Risale

Zaman, devir, vakit, çağ, mevsim, mehil.(Levh-i Mahv-İsbat ise, sâbit ve dâim olan Levh-i Mahfuz-u Azam'ın daire-i mümkinatta, yâni mevt ve hayata, vücut ve fenâya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur. Evet herşey'in bir hakikatı olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azimin hakikatı dahi Levh-i Mahv-İsbat'taki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir. S.)

ZEMAN-I MEDİDE : Turkish Risale

Pek uzun zaman

ZEMAN-I VUSÛL : Turkish Risale

Varma zamanı

ZEMANE : Turkish Risale

f. şimdiki zaman. * Vakit, devir. * Tâlih, baht, şans

ZEMANE(T) : Turkish Risale

Belâ, musibet, âfet. * Bedenin bir azası eksik veya kötürüm olma

ZEMANEN : Turkish Risale

Zamanca, zaman bakımından. * Vaktinde, vaktiyle

ZEMANÎ : Turkish Risale

Zamanla ilgili, zamana ait

ZEMANİYAN : Turkish Risale

f. İnsanlar. Beşer

ZEMAR : Turkish Risale

Kamışa (ney'e) üfleyen

ZEMARE : Turkish Risale

Savt, ses, sayha, bağırış, çığlık

ZEMAİM : Turkish Risale

(Zemime. C.) Kötü haller. Beğenilmeyen, sevilmeyen hal ve hareketler

ZEMCA : Turkish Risale

Kuş kuyruğunun çıktığı yeri

ZEMCERE : Turkish Risale

(C.: Zemâcir) Şiddetle çağırmak

ZEME : Turkish Risale

(C.: Zemmâm) Suyu az olan kuyu. * Tenbellik

ZEMEC : Turkish Risale

Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak. * Doldurmak

ZEMEL : Turkish Risale

Bir yanı üzerine çöküp öbür yanını yukarıya kaldırarak koşmak. * Devenin ayağına ârız olan aksaklık. * Su tulumunun sarkması

ZEMEN : Turkish Risale

Zaman, vakit

ZEMER : Turkish Risale

İnce saçlı. * Bahadır, kahraman, yiğit kimse