Turkish Risale
ZULEMAT : Turkish Risale
(Zulmet. C.) Zulmetler, karanlıklar
ZULLAME : Turkish Risale
(Zalime) Zâlimin zulümle aldığı mal
ZULLE : Turkish Risale
(C.: Zulel) Gölgelik. * Gölge eden bulut. * Sofa
ZULLÂN : Turkish Risale
(Zelil. C.) Zeliller
ZULM : Turkish Risale
(Zulüm) Haksızlık. * Eziyet, işkence. * Bir hakkı kendi yerinden başka bir yere koymak.( $ sırrınca: Dostların hataları, hizmetimizde bir nevi zulüm hükmüne geçtiği için, çabuk çarpılıyor. Şefkatli tokat yer, aklı varsa intibaha gelir. Düşman ise, hizmet-i Kur'âniyeye zıddiyeti, mümânaati, dalâlet hesabına geçer. Bilerek veya bilmiyerek hizmetimize tecavüzü, zendeka hesabına geçer. Küfür devam ettiği için, onlar ekseriyetle çabuk tokat yemiyorlar. Nasılki küçük kabahatleri işliyenlerin, nâhiyelerde cezaları verilir. Büyük kabahatleri de büyük mahkemelere gönderilir. Öyle de: Ehl-i imanın ve has dostların hükmen küçük hataları, çabuk onları temizlemek için kısmen dünyada ve sür'aten verilir. Ehl-i dalâletin cinayetleri, o kadar büyüktür ki: Kısacık hayat-ı dünyeviyeye cezaları sığışmadığından, muktezâ-yı adalet olarak Alem-i Beka'daki Mahkeme-i Kübrâ'ya havale edildiği için, ekseriyetle burada cezaya çarpılmıyorlar.İşte Hadis-i Şerifte $ mezkûr hakikata dahi işaret ediyor. Yâni: Dünyada şu mü'min, kısmen kusuratından cezasını gördüğü için dünya onun hakkında bir dâr-ı cezadır. Dünya, onların saadetli âhiretlerine nisbeten bir zindan ve cehennemdir. Ve kâfirler, madem Cehennem'den çıkmıyacaklar. Hasenatlarının mükâfatlarını kısmen dünyada gördükleri ve büyük seyyiatları te'hir edildiği cihetle, onların âhiretine nisbeten dünya, cennetleridir. Yoksa mü'min bu dünyada dahi kâfirden manen ve hakikat nokta-i nazarında çok ziyade mes'uddur. Âdeta mü'minin imanı, mü'minin ruhunda bir cennet-i maneviye hükmüne geçiyor; kâfirin küfrü, kâfirin mahiyetinde manevî bir cehennemi ateşlendiriyor. L.)
ZULM-Ü MÜTEHACCİR : Turkish Risale
Taş haline gelmiş, zulüm. (Bak: Sanemperest)
ZULMANÎ : Turkish Risale
Karanlık. Karanlıkla alâkalı. Karanlıklı ve karanlık gaflet uykusunda olan
ZULMAT : Turkish Risale
(Zulümât
Zulemât) (Zulmet. C.) Karanlıklar. Kara gün. * Dinsizlik ve zulüm devri
ZULMEN : Turkish Risale
Haksızlıkla, zulüm yaparak
ZULMET : Turkish Risale
Karanlık. * Mc: Sıkıntı
ZULMET-EFZÂ : Turkish Risale
(Zulmet-fezâ) Karanlığı artıran
ZULMET-ÂLUD : Turkish Risale
Karanlıklı. Karışık ve sıkıntılı
ZULMET-İ MÜNEVVERE : Turkish Risale
Efkâr-ı hâzırada cehl-i basiti, cehl-i mürekkebe kalbeden en mühim sebep. Meçhul bir şeye parlak bir isim takmakla anladım zannetmek ve izah olundu zannetmektir. Manyetizma, telepati, kuvve-i mıknatısıyye ve elektrik gibi isimleri takmakla o hârika hâdiseler izah olunmuş olamazlar
ZULMET-İ MÜZEVVER : Turkish Risale
Dedikodu, fitneden hâsıl olan azab ve mânevi karanlık
ZULUF : Turkish Risale
(Zılf. C.) Koyun, keçi, inek gibi hayvanların çatal tırnakları
ZULUL : Turkish Risale
Gün geçirmek. * İşi gece yapmak. * (Zıll. C.) Gölgeler
ZULÜMAT : Turkish Risale
(Bak: Zulmât)
ZUMNE : Turkish Risale
Müzmin illet, zamanla yerleşmiş olan hastalık
ZUN : Turkish Risale
Put, sanem
ZUNBUB : Turkish Risale
İncik önünde olan kuru kemik
ZUNUN : Turkish Risale
(Zann. C.) Zanlar. şübheler
ZUR : Turkish Risale
(Zor) f. Kuvvet, güç
ZURAFA : Turkish Risale
(Zarif. C.) Zarifler. Zarif, hoş, tatlı ve nâzik konuşan, kibâr ve nâzik hareket eden kimseler
ZURAR : Turkish Risale
Keskin bir taş
ZURBA : Turkish Risale
f. Zorba. Bir işi zorla yaptıran. * Kuvvetli, güçlü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani