Turkish Risale
ÜMMET-İ KAİME : Turkish Risale
Hakşinas, doğru, doğrudan ve Allah için kalkan, müstakim ve âdil ümmet
ÜMMİ : Turkish Risale
Anasından doğduğu gibi kalmış ve tahsil görmemiş, mekteb ve medresede okumamış kimse. Yazı yazmak bilmeyen. (Ümmi ile câhil arasında fark vardır. Ümmi yalnız okuyup yazmak bilmiyendir. Câhil ise, okuyup yazmak bilse de, bir şey bilmiyen kimsedir, her ümmi câhil değildir.) * Anaya mensub olan.(Mefhar-i Âlem (A.S.M.) hiç bir mektebde, medresede ve hiçbir beşerden tahsil görmeden, ümmiliğiyle beraber, evvel, âhir ilimlerle mücehhez olması, Âlem-i İslâma, âlemlere ve dünyaya rahmet olması ve Onun bir misli ve benzeri bulunmaması, en büyük mu'cizelerden ve Hak Peygamber olduğuna dair en mühim delillerdendir.)
ÜMMİ SİNAN : Turkish Risale
(Vefatı Hi: 958, Mi: 1551) Halvetî Tarikatı, Sinaniye kolunun piridir. Bursa'lı olduğu nakledilir. Karaman'lı olduğu hakkında da rivayet vardır. Risale-i Şerife-i İstanbulî Ümmi Sinan adında bir eseri vardır. (R. Aleyh.) (Osmanlı Müellifleri sh: 214)
ÜMMİYANE : Turkish Risale
f. Bir şey bilmiyormuşçasına. Ümmilere yakışır halde. Okur yazar olmadan
ÜMMİYET : Turkish Risale
Ümmi oluş. Ümmi kimsenin hali. Okur-yazarlığı olmamak
ÜMMİYYE : Turkish Risale
Analık, annelik
ÜMNİYYE : Turkish Risale
Umut, ümid. * Arzu, istek, talep. * Niyet, kuruntu
ÜMSÜLE : Turkish Risale
Örnek olarak verilen beyit. Misal olarak gösterilen mısra
ÜMUMET : Turkish Risale
(Ümm. den) Annelik, analık
ÜMÜLDAN : Turkish Risale
Taze fidan. Körpe dal. * Genç, güzel. * İnce ve narin vücud
ÜMİD : Turkish Risale
f. Ummak. Emel. Arzu. İntizar. Umut. Rica
ÜMİDBAHŞ : Turkish Risale
f. Ümitlendiren, ümit veren
ÜMİDBESTE : Turkish Risale
f. Ümitlenmiş, ümit bağlamış
ÜMİDGÂH : Turkish Risale
f. Bir şey ümit edilen yer veya makam
ÜMİDVÂR : Turkish Risale
f. Ümitli. Ümit besleyen.(Evet, ümidvâr olunuz; şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ, İslâmın sadâsı olacaktır. M.) (Rahmet-i İlâhiyyeden ümid kesilmez. Çünkü Cenab-ı Hak bin seneden beri Kur'anın hizmetinde istihdam ettiği ve ona bayraktar tayin ettiği bu vatandaşların muhteşem ordusunu ve muazzam cemaatını muvakkat arızalarla inşâallah perişan etmez. Yine o nuru ışıklandırır ve vazifesini idame ettirir... M.)
ÜNAFİ : Turkish Risale
Büyük burunlu kimse
ÜNAH : Turkish Risale
Süstlük, zayıflık
ÜNAN : Turkish Risale
İnleme
ÜNAS : Turkish Risale
Halk. İnsanlar
ÜNBUB : Turkish Risale
(Ünbube) Kamıştaki boğum arası kısım. * Parmak uçları. * Tüp. İnce boru
ÜNBUSE : Turkish Risale
Çocukların oyunu
ÜNBUŞ : Turkish Risale
(Ünbûşe) Bitki kökü. Kökü yerden takımıyla birlikte çıkarılan fidan
ÜNCUC : Turkish Risale
(C.: Anâcic) Hızlı yürüyen at
ÜNCUR : Turkish Risale
Şişe kılıfı
ÜNF : Turkish Risale
(Bak: Unf)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani