Turkish Risale
İ'BA' : Turkish Risale
Hazırlık
İ'BAD : Turkish Risale
Kul etmek, köle yapmak
İ'CAB : Turkish Risale
Şaşırtmak. Hayran etmek. Hayrete düşürmek. * Hodpesendlik. Kendini beğenmişlik
İ'CAF : Turkish Risale
Devamlı olarak hastaya bakma. * Zayıflatmak
İ'CAL : Turkish Risale
Acele ettirme, çabuk yaptırma. * Öne geçme
İ'CAM : Turkish Risale
Harflere, yazıya nokta koymak. * İsteğini açıklıkla bildiremeyip, maksadı belirsiz, muğlak söylemek
İ'CAZ : Turkish Risale
Âciz bırakmak. Acze düşürmek, şaşırtmak. * Edb: Mu'cize derecesinde düzgün ve icazlı söz söylemek. Benzerini yapmada herkesi acze düşürmek. Güzel söz söylemekte insanların muktedir olmadıkları derece. * Mu'cizelik olan şey.(Kur'an 1350 senedir bütün hakaikını kâinat çarşısında açıp teşhir ettiği halde herkes, her millet, her memleket onun cevahirinden, hakaikından almıştır ve alıyorlar. Halbuki, ne o ülfet, ne o mebzuliyet, ne o mürur-u zaman, ne o büyük tahavvülâtlar onun kıymettar hakaikına, onun güzel üslublarına halel vermemiş, ihtiyarlatmamış, kurutmamış, hüsnünü söndürmemiş; şu hâl tek başı ile bir i'câzdır. M.)
İ'CAZKÂR : Turkish Risale
f. Mu'cizeli olmak. Başkalarını acze düşürecek derecede olmak
İ'CAZKÂRANE : Turkish Risale
f. Herkesi yarışmada âciz bırakacak yolda
İ'CAZNÜMA : Turkish Risale
Mu'cize gösterir derecede. Mu'cize derecesinde eser göstermek. Âciz bırakmayı göstermek
İ'DA' : Turkish Risale
Düşman etmek. * Sıçratmak. * Geri getirmek. * Muavenet etmek, yardım etmek
İ'DAD : Turkish Risale
Hazırlama. Yetiştirme. Geliştirme
İ'DADİYE : Turkish Risale
Hazırlığa ait. Hazırlığa mahsus. * Orta tahsili veren okullar. Vaktiyle rüşdiyeden sonra gidilip yüksek mekteblere girebilmek için lâzım gelen bilgileri öğreten okul. Sultaniyelerden aşağı olan mekteb
İ'DAL : Turkish Risale
Güç olmak, zor olmak
İ'DAM : Turkish Risale
Vücudu ortadan kaldırmak. Yok etmek. Öldürmek
İ'DAM-I NEFS : Turkish Risale
İntihar. Kendi kendini öldürmek
İ'FA' : Turkish Risale
Çoğaltmak. * Terketmek
İ'KAD : Turkish Risale
Düğümlemek. Bağlamak. Bend etmek
İ'KAR : Turkish Risale
Kadının dölyatağını sakatlama
İ'LA : Turkish Risale
(Ulüv. den) Yükseltmek. Bir şeyin yukarısına çıkmak. Yukarı kaldırmak. Şânını yüceltmek. Şöhretini artırmak
İ'LA-YI KELİMETULLAH : Turkish Risale
Allah kelâmının, İslâmiyetin ulviyetini ve hakikatlarının kıymetini bildirmek ve yaymak. Hakaik-ı Kur'âniye ve imâniyenin neşir ve tâmimine cehd ile çalışmak.(Bu zamanda her bir mü'min i'lâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir. H.)(Eskiden beri i'lâ-yı Kelimetullah ve beka-yı istiklâliyet-i İslâm için farz-ı kifâye-i cihadı deruhde ile, kendini yek-vücud olan Alem-i İslâma fedaya vazifedâr ve hilâfete bayrakdar görmüş olan bu devlet-i İslâmiyenin felâketi; Alem-i İslâmın saâdet-i müstakbelesiyle telâfi edilecektir. Zira şu musibet, mâye-i hayatımız ve âb-ı hayatımız olan uhuvvet-i İslâmiyenin inkişaf ve ihtizazını harikulâde ta'cil etti. R.N.)
İ'LAF : Turkish Risale
(Alef. den) Hayvana yem verme
İ'LAK : Turkish Risale
(Alak. dan) Sülük yapıştırmak
İ'LAL : Turkish Risale
Harf-i illetlerin kolaylık için başka harfe değiştirilmesine denir. ( ) nin ( ) olduğu gibi
İ'LAM : Turkish Risale
Bildirmek. Belli etmek. Anlatmak. * Mahkeme hükmünü bildiren resmi karar yazısı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani