Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
İCRAAT-I CELİLİYE : Turkish Risale

Allah (C.C.)ın celalî sıfatına yani, kibriya ve azametine delâlet eden, kudret-i hakkı ile hâsıl olan icraatı

İCRAM : Turkish Risale

Kabahat yapma, cürüm işleme

İCSA' : Turkish Risale

Dizüstü getirme. Çökertme

İCTİBA : Turkish Risale

Seçmek. İhtiyar ve intihâb etmek. Seçkin bir şeyi almak. * Tahsildarın para ve vergi toplaması

İCTİBAZ : Turkish Risale

Mıknatıstaki kendine çekme hasiyeti

İCTİHAD : Turkish Risale

Kudret ve kuvvetini tam kullanarak çalışmak. Gayret etmek. Çalışmak. * Anlayış. * Kanaat. * Fık: Şeriatın fer'î mes'elelerine âit hükümleri, İslâm müçtehidlerinin, usulüne uygun olarak, Kur'an ve Hadis-i Şeriflerden çıkarmaları ve bunun için tam gayret etmiş olmaları. Böyle içtihad eden zâtlara Müçtehid denir.(Mesail-i diniyeden olan içtihad kapısı, açıktır. Fakat, şu zamanda oraya girmeğe altı mâni vardır:Birincisi
Nasılki, kışta fırtınaların şiddetli olduğu bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir; yeni kapılar açmak hiç bir cihetle kâr-ı akıl değil. Hem nasılki, büyük bir selin hücumunda tâmir için duvarlarda delikler açmak gark olmağa vesiledir. Öyle de: Şu münkerat zamanında ve âdât-ı ecânibin istilâsı ânında ve bid'aların kesreti vaktinde ve dalâletin tahribatı hengâmında, içtihad namıyla kasr-ı İslâmiyetten yeni kapılar açıp, duvarlarında muharriplerin girmesine vesile olacak olan delikler açmak İslâmiyete cinâyettir...İkincisi
Dinin zaruriyatı ki içtihad onlara giremez. Çünki kat'i ve muayyendirler. Hem o zaruriyat, kut ve gıda hükmündedirler, şu zamanda terke uğruyorlar ve tezelzüldedirler. Ve bütün himmet ve gayreti onların ikamesine ve ihyâsına sarfetmek lâzım gelirken, İslâmiyetin nazariyat kısmında ve selefin içtihadat-ı sâfiyâne ve hâlisânesiyle bütün zamanların hacatına dar gelmeyen efkârları olduğu halde, onları bırakıp, heveskârane yeni içtihadlar yapmak bid'atkârâne bir hıyânettir.Üçüncüsü
Her zamanın insanlarınca kıymetli addedilerek efkârı celbeden câzibedar bir metâ merguptur. Meselâ: Bu zamanda en rağbetli, en iftiharlı, siyâsetle iştigal ve dünya hayatını te'min etmektir. Selef-i sâlihin asrında ve o zaman çarşısında en mergup metâ, Hâlik-ı semâvat ve arzın marziyatlarını ve bizden arzularını kelâmından istinbat etmek ve nur-u Nübüvvet ve Kur'an ile kapatılmayacak derecede açılan âhiret âlemindeki saadet-i ebediyeyi kazandırmak ve vesâilini elde etmek idi. Bu itibarla, o zamanlarda bütün fikirler, kalbler, ruhlar marziyat-ı İlâhiyeyi bilmek ve öğrenmeğe müteveccih idi. Bunun için istidat ve iktidarı olanlar o zamanlarda vukua gelen bütün ahvâl ve vukuat ve muhâverattan ders almakla, içtihadlara zemin teşkil eden yüksek istidatlar vücuda gelirdi.Şimdi ise, fikir ve kalblerin teşettütü, inâyet ve himmetlerin zâfiyeti, insanların siyaset ve felsefeye iptilâ ve rağbetleri yüzünden bütün istidatlar fünun-u hâzıra ve hayat-ı dünyeviyeye müteveccihtir. Ahkâm-ı diniyeye sarfedilecek müstakim bir içtihad yoktur.Dördüncüsü
İçtihad kapısından İslâmiyete girip mesâilini genişlendirmeğe meyleden adamın maksadı, zaruriyata imtisal ile takva ve kemale mazhariyet ise güzeldir. Amma zaruriyatı terk ve hayat-ı dünyeviyeyi, hayat-ı uhreviyeye tercih eden adam ise, onun içtihada meyli, meyl-üt-tahribdir. Tekliften çıkıp kaçmak için bir yol bulmaktır.Beşincisi
Her şeyin, her hükmün vücuda gelmesi bir illete binaen olduğu gibi, bir maslahata dahi tâbidir. Fakat maslahat illet değildir. Ancak tercih edici bir hikmettir. Bu zamanın efkârı, bizzat saadet-i dünyaya müteveccihtir. Şeriatın nazarı ise, bizzat saadet-i uhreviyeye müteveccih olup, bittabi dünyaya da nâzırdır. Çünki, dünya âhirete vesiledir.Umumi bir beliyye olan ve nâsın ona müptelâ olduğu çok işler vardır ki zaruriyattan olmuştur. O gibi işler su-i ihtiyar ile gayr-i meşru meyillerden doğmuş olduklarından, mahzuratı ibâhe eden zaruriyattan değildir. Ve ruhsat ve müsaade-i şer'iyenin şümulüne dâhil olamazlar. Meselâ: Bir adam su-i ihtiyâriyle haram bir tarzda kendini sarhoş etse, hâl-i sekirde yaptığı tasarrufatta mâzur olamaz. Bu zamanda bu gibi içtihadlar, semavî değil ancak arzî içtihadlardır. Bu gibi içtihadlar ile Hâlik-ı Semavat ve Arz'ın hükümlerinde yapılan tasarrufat merduttur.Meselâ
Bazı gafiller, hutbenin Türkçe okunmasını istihsan ediyorlar ki, halkın bilhassa siyasî ahvalden haberleri olsun. Halbuki bu gibi ahval-i siyasiye yalandan, hileden, şeytani fikirlerden hâli değildir. Hutbe makamı ise, ahkâm-ı İlâhiyenin tebliği için ittihaz

İCTİHADÂT : Turkish Risale

(İctihad. C.) İçtihadlar

İCTİHADÎ : Turkish Risale

İçtihada müteallik. İçtihada dair. İçtihada ait

İCTİHAF : Turkish Risale

Bir şeyden çok şey almak. * Üç parmakla yemek

İCTİHAH : Turkish Risale

Kadının veya dişi hayvanların hâmile olması

İCTİHAR : Turkish Risale

Askeri çoğaltma. * Meydanda ve gözükür olma. Aşikâr olma

İCTİLAB : Turkish Risale

Celbetmek, çekmek

İCTİLAL : Turkish Risale

Bir şeye bakmak

İCTİMA' : Turkish Risale

Toplantı. Toplanmak. Bir araya gelmek. Kavuşmak

İCTİMA-İ A'ZAM : Turkish Risale

Ast: Bir çok gezegenin burç mıntıkalarının aynı noktasına tesadüf etmiş gibi görünmeleri

İCTİMA-İ NEYYİREYN : Turkish Risale

Güneş ile Ay'ın bir istiva üzerine gelmeleri

İCTİMA-İ SÂKİNEYN : Turkish Risale

İki sessiz harfin yanyana bulunması. * Ast: İki gezegenin yan yana gelmesi

İCTİMA-İ ZIDDEYN : Turkish Risale

İki zıt şeyin bir arada, beraber olması.(Bir şey zâtî olsa onun zıddı o zâta ârız olamaz. Çünkü "ictima-i zıddeyn" olur, o da muhâldir. İşte bu sırra binaen madem Kudret-i İlâhiyye zâtiyedir ve Zât-ı Akdes'in lâzım-ı zarurîsidir. Elbette o kudretin zıddı olan acz, O Zât-ı Kadir'e ârız olması mümkün olmaz. Ş.)

İCTİMAAT : Turkish Risale

İçtimalar. Toplanmalar

İCTİMAR : Turkish Risale

Tütsülenme, buhurlanma

İCTİMAÎ : Turkish Risale

Topluluğa ait, birlikte yaşayanlara dair. Cemiyet hayatına ait ve müteallik. Sosyal

İCTİMAİYYAT : Turkish Risale

İçtimaî ilimler. Topluluk hayatına dair ilimler. Sosyoloji

İCTİMAİYYUN : Turkish Risale

İçtimaî hayatı en güzel şekilde idareyi düşünen ve ona çalışan. İçtimaî mes'elelere dair ilimlerle uğraşan kimseler. Sosyologlar

İCTİNA : Turkish Risale

Meyve toplamak. Meyve devşirmek. Bir yere toplamak. * Aldanmak

İCTİNAB : Turkish Risale

Çekinmek. Sakınmak. Uzak olmak