Turkish Risale
İLTİMASNAME : Turkish Risale
f. İltimas mektubu. Kayırma yapılması için yazılan mektub
İLTİSAK : Turkish Risale
Rutubetlenmek, ıslanmak
İLTİSAK-I ECFAN : Turkish Risale
Tıb
Ağrı ve sızıdan dolayı gözkapaklarının birbirine bitişmesi
İLTİSAKÎ : Turkish Risale
İltisakla alâkalı. * Yapışan, birleşen. Kavuşan, bitişen
İLTİSAM : Turkish Risale
Örtünmek, yaşmaklanmak, ağzını örtmek. * Öpmek, takbil eylemek, öpülmek
İLTİSAM-I NİSVAN : Turkish Risale
Kadınların örtünmeleri
İLTİTAM : Turkish Risale
Dalgalanma, temevvüc
İLTİVA : Turkish Risale
Burulmak. * Kıvrılmak, bükülmek. * Sarılıp birbirine dolaşmak. * Dalgalanma. * Eğri durma. * Nehrin dolaşıklı bir yatağı olma
İLTİVA-Yİ EM'Â : Turkish Risale
Tıb: Bağırsağın kendi üzerine helezoni biçimde kıvrılması
İLTİYA' : Turkish Risale
Heyecanlanmak, iç alevlenmesi. * İç sıkıntısı çekme, dertlenme
İLTİYAH : Turkish Risale
Vücudun güneşten yanması. * Susama. * Şimşek çakma. * Yıldızın parıltısı
İLTİYAK : Turkish Risale
Sıkı fıkı dost olma, candan arkadaş olma
İLTİYAM : Turkish Risale
Yaranın kapanıp iyi olması. * Cem' olmak. * Zemmolunmak.(Hayatın yarası iltiyam bulur. İzzet-i İslâmiyenin ve namusun ve izzet-i milliyenin yaraları pek derindir. M.)
İLTİYAM-NÂPEZİR : Turkish Risale
f. İyi olmaz, kapanmaz yara
İLTİYAM-PEZİR : Turkish Risale
f. İyi olabilir, kapanabilir yara
İLTİZAK : Turkish Risale
Yapışma, birleşme
İLTİZAK-I ESABİ' : Turkish Risale
Parmakların yapışması
İLTİZAM : Turkish Risale
Kendine lâzım kılma. İcrasına cehdettiği şeyi kendi üzerine vâcib kılma. Mülâzemet etme. Gerekli bulma. * Tarafgirlik etme, birinin tarafını tutma. * Onyedinci y.y. dan itibâren devlete gelir getiren kaynaklar, yavaş yavaş belirli bedel karşılığında şahıslara verilmeğe başlandı. Bu usulün adı iltizamdı. İltizamı üzerine alan kimseler, yani mültezimler; geliri devlete peşin olarak öderler, sonra bunu halktan tahsil ederlerdi. (Bak: Mültezim)(Dimağda merâtib var, birbiriyle mültebis, ahkâmları muhtelif. Evvel tahayyül olur, sonra tasavvur gelir.Sonra gelir taakkul, sonra tasdik ediyor sonra iz'an oluyor.Sonra gelir iltizam, sonra i'tikad gelir.i'tikadın başkadır, iltizamın başkadır. Her birinden çıkar bir hâlet: Salâbet i'tikaddan.Taassub iltizamdan, imtisal iz'andan, tasdikten iltizam, taakkulde bitaraf, bibehre tasavvurda. Tahayyülde safsata hasıl olur, mezcine eğer olmaz muktedir.Bâtıl şeyleri güzel tasvir etmek her demde.Sâfi olan zihinleri cerhdir, hem idlâli. S.)
İLTİZAMEN : Turkish Risale
İltizam yoluyla, iltizam suretiyle
İLTİZAMİYE : Turkish Risale
Bilerek yapılmış olan ve iltizama müteallik
İLTİZAZ : Turkish Risale
(Lezzet. den) Lezzet duyma, hoş ve lâtif bulma
İLTİZAZAT : Turkish Risale
(İltizaz. C.) İltizazlar, lezzet duymalar
İLVA : Turkish Risale
Çevirmek. Baş eğmek. Başı eğilmek. * Başkasının sözünü maksadı olmayan başka tarafa çevirmek. * Birinin hakkını inkâr eylemek. * Bayrağı kaldırmak. Sancak dikmek
İLVİNAN : Turkish Risale
Renklenme, televvün
İLYAS (ALEYHİSSELÂM) : Turkish Risale
Benî İsrail peygamberlerinden olup, Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen ve Tevrat'ta "Ella" diye mezkûr olan bir Peygamberin ism-i mübarekidir. M.Ö.
asırda yaşamış olup ondan sonra Elyesa (A.S.) Peygamber olmuştur. İlyâs (A.S.), zamanının hükümdarıyla çok mücadele etmiş, çok zaman mağaralarda yaşamış, çok mu'cizeler göstermiştir. (Bak: Merâtib-i hayat)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani