Turkish Risale
İMTİSALEN : Turkish Risale
Bağlı olarak, imtisal ederek, uyarak, tâbi olarak
İMTİSAR : Turkish Risale
(Bak: İmmisar)
İMTİSAS : Turkish Risale
Emerek çekilmek, emmek, emilmek. Hazmolunmuş olan maddelerin, damarlar tarafından emilmesi
İMTİYAZ : Turkish Risale
Diğerlerinden ayrılmak. Farklı olmak, benzerlerinden ayrılmak. * Resmi veya hususi izin. * Masraflı veya mes'uliyetli bir işin başkaları yapmamak üzere bir şahıs veya şirket yahut da bir hey'ete tahsis edilmesi
İMTİYAZ MADALYASI : Turkish Risale
Abdülhamid'in 11/10/1885 tarihli emriyle devlet ve memleket yararına hizmet edenlere, vazifeyle gönderildikleri yerde başarı gösterenlere verilmek üzere çıkarılan madalya. Altun ve gümüşten olmak üzere iki çeşit olan bu madalyaların ön yüzünde II. Abdülhamid'in "Elgazi" tuğrası, bunun altında saltanat arması yer alır. Arka yüzünde: "Devlet-i Osmaniye uğrunda fevkalâde ibraz-ı sadakat ve şecaat edenlere mahsus madalyadır" yazısı altında madalyayı alacak olanın adının yazılacağı boş bir bölüm vardır. En altta 1300 rakamı okunmaktadır
İMTİYAZAT : Turkish Risale
(İmtiyâz. C.) İmtiyâzlar, izinler, müsâadeler
İMTİZAC : Turkish Risale
Muvafık ve mutabık olmak. Mezcolmak, uyuşmak. İyi geçinmek. Karışmak
İMTİZAC-I ELVAN : Turkish Risale
Renklerin uygunluğu
İMTİZACAT : Turkish Risale
(İmtizac. C.) İmtizaclar
İMTİZACKÂR : Turkish Risale
f. Uyuşarak, anlaşarak, karışarak. Kaynaşmağa müsait surette
İMTİŞAT : Turkish Risale
Tarama. Saç veya sakal tarama
İMZA : Turkish Risale
Kendi ismini veya kendine ait bir işareti, kendisinin kabullenerek yazması. * İcra ve tamam eylemek
İMZA-Yİ PADİŞAHÎ : Turkish Risale
Padişahın imzası. Osmanlı Padişahları tarafından vaktiyle hükümdarlara yazılan name-i hümayunların kenarlarına altun yaldızla imza konurdu. Bunlara imza-yı padişahî denilirdi
İMZA-İ KAZA : Turkish Risale
Huk: Verilen hükmü infaz edip yerine getirme
İMŞEB : Turkish Risale
f. Bu gece
İN'AL : Turkish Risale
Nallama veya nallama
İN'AM : Turkish Risale
Nimet vermek. İhsan etmek. * Doğruya sevketmek, hidâyete ulaştırmak. * İyilik etmek, bahşiş vermek. * Tar: Osmanlı İmparatorluğu zamanında yeniçerilerin aylıklarına yapılan zam. (Bak: Nimet)
İN'AMAT : Turkish Risale
(İn'am. C.) Yardım ve inayetler, meded vermeler. Nimetlendirmeler
İN'AMAT-I KÜLLİYE : Turkish Risale
Bütün in'amlar. Cenab-ı Hakk'ın mahlukata, hususan insanlara hadsiz nimetler ihsan etmesi
İN'AMPERVER : Turkish Risale
f. Nimetlerle bezeyen, çok nimet veren. Tehlikelerden sâlim kılan
İN'AŞ : Turkish Risale
Harekete getirme, canlılık kazandırma. Yukarı kaldırma
İN'İDAL : Turkish Risale
(Udul. den) Doğru yoldan çıkma, sapma, dalâlete düşme
İN'İDAM : Turkish Risale
İdama gitme. Mahvolma. Yok olma
İN'İKAD : Turkish Risale
Akdetme. Bağlanma. * Fık: İcab ve kabulün taraflarca eseri zâhir olup, meşru bağlılık ve alâkadarlık. * Kurulma. Toplanma
İN'İKAS : Turkish Risale
Aksetme, tersine çevrilme. * Işık veya sesin bir şeye çarpıp geri gelmesi. * Aynada parlak şeyde eşyanın temessülü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani