Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
İRSİYET : Turkish Risale

Verâset. Aile ve soydan geçen benzerlik

İRTA' : Turkish Risale

Otlatma veya otlatılma

İRTAB : Turkish Risale

Dikme veya dikilme

İRTAC : Turkish Risale

Bir kimsenin sözünü kesme, konuşturmama. * Devamlı yağmur ve kar yağma. * Kapıyı örtme, kapama. * Kıtlık her tarafa yayılma

İRTAM : Turkish Risale

Hatırlamak için parmağa iplik bağlama

İRTAT : Turkish Risale

Tenbellik etme. Yerinden kımıldamama

İRTECEK : Turkish Risale

f. Şimşek, berk

İRTİA' : Turkish Risale

Düşünmek, istikbali düşünme

İRTİAB : Turkish Risale

(Ru'b. dan) Ürkme, korkma

İRTİAD : Turkish Risale

(Ra'd ve Ri'd. den) Iztırablı ve sıkıntılı olmak. * Deprenme. Titreme

İRTİAF : Turkish Risale

İleri geçme, ilerleme

İRTİAS : Turkish Risale

Küpe takma

İRTİAŞ : Turkish Risale

Ra'şeye tutulma, titreme, sarsılma

İRTİAŞ-I MEST : Turkish Risale

Sarhoş ve baygın titreyiş

İRTİBA' : Turkish Risale

Bahar mevsiminde güzel bir yerde oturma

İRTİBAB : Turkish Risale

Kokulu şeyler yapma. * Bir çocuğu büluğ çağına varıncaya kadar besleme

İRTİBAH : Turkish Risale

Yükselme, yükseğe çıkma

İRTİBAK : Turkish Risale

Karışık ve çapraşık bir işe girişme. * Karaca, geyik gibi hayvanların tuzağa düşmeleri. * Bir kazâya uğrama

İRTİBAL : Turkish Risale

Bir malı çoğaltma. Bereketlendirme

İRTİBAS : Turkish Risale

Dağılma

İRTİBAT : Turkish Risale

Bağlanmak, raptedilmek. Muhabbet, dostluk ve alâkadarlık. * Düşmana karşı cenk için hudutta at sahibi olmak

İRTİCA : Turkish Risale

Geri dönmek. Ric'at etmek. Eski hayat tarzına dönmek.(İşte Kur'an'ın bu gibi kudsi kanun-u esasisine irtica namını veren bedbahtlar, vahşet ve bedeviliğin dehşetli bir kanun-u esasisi olarak kabul ettikleri şimdiki öylelerinin siyasetinin bir nokta-i istinadı şudur ki: "Cemaatin selâmeti için fert feda edilir. Vatanın selâmeti için eşhasın hukuku nazara alınmaz. Devletin siyasetinin selâmeti için cüz'i zulümler nazara alınmaz" diye bir tek câni yüzünden bir köyü mahvetmekle bin mâsumun hakkını nazara almaz. Bir tek câninin yüzünden bin adamın kılınçdan geçmesini caiz görür. Bir adamın yaralanması ile binler mâsumu sıkıntıya verdirir. Ve ikiyüz adamı kurşuna dizilmesini o bahane ile nazara almaz. Birinci Harb-i Umumî'de üç bin adamın câniyane siyaset hatalariyle otuz milyon biçâre nev'-i beşer aynı harpde mahvedildiği gibi, binler misaller var. İşte bu vahşiyâne irticaın bu dehşetli zulümlerine karşı gelen Kur'an şakirdlerinin Kur'anın yüzer kanun-u esasîsinden $ âyetinin ders verdiği kanun-u esasisi ile adâlet-i hakikiyeyi ve ittihadı ve uhuvveti te'min etmeğe çalışan ehl-i iman fedakârlarına "mürteci" namını verip onları müttehem etmek, mel'un Yezid'in zulmünü, adalet-i Ömeriyeye tercih etmek misillü en vahşi ve zâlimane bir engizisyon kanununu, beşerin en yüksek terakkiyatına ve adaletine medar olan Kur'an'ın mezkûr kanun-u esasisine tercih etmek hükmündedir. Emirdağ L.) (Bak: Medeniyet, Mürteci')

İRTİCAC : Turkish Risale

Çalkanmak. Heyecana gelme. * Sarsıntı. Muztaribane hareket etmek

İRTİCAC-I DERYÂ : Turkish Risale

Denizin kabarması, dalgalanması

İRTİCAF : Turkish Risale

(Recfe. den) Sarsma, sarsıntı, çalkalama. Tahrik