Turkish Risale
İSKANDİL : Turkish Risale
ing. Denizin derinliğini ölçmeğe yarayan ve gemilerde kullanılan bir âlet. * Bir şeyin hakikatını anlamağa çalışma. Yoklama, deneme, tecrübe etme
İSKAR : Turkish Risale
(Sekir. den) Sekir verme, sarhoş etme
İSKARLAT : Turkish Risale
İtl. Eski devirlerde Venedik mensucatından, boyası has ve kumaşı dayanıklı bir nevi çuhanın adı idi ve şarkta pek makbuldü. Yeniçeri Ocağı ileri gelen ağalarına, sekbanbaşıya ve yeniçeri kâtibine her sene bu çuhadan verilir veya bedeli para olarak tahsis olunurdu. Bu paraya da "İskarlat bedeli" denirdi. (Ta. L.)
İSKARMOZ : Turkish Risale
Gemilerin kaburgalarını teşkil eden eğri ağaçlar. * Kayıklarda kürek takılıp çekilen ağaç çiviye de bu ad verilir
İSKARPİN : Turkish Risale
Fr. Konçsuz veya yarım konçlu zarif ayakkabı. Alafranga hafif kundura
İSKAT : Turkish Risale
(Bak: Iskat)
İSKELE : Turkish Risale
Binada yüksek yerleri yapabilmek için kurulan geçici sal. * Deniz nakil vasıtalarının yanaşabilmeleri için deniz kıyısında yapılan yer. * Deniz kenarında ve deniz vasıtalarının yanaşmasına elverişli kasaba. * Bir memleketin deniz yolu ile yapılan ticaretine vasıta olan liman. * Geminin sol yanı
İSKELET : Turkish Risale
Fr. Vücudun kemik çatısı
İSKENDAN : Turkish Risale
f. Kilit
İSKENDER : Turkish Risale
(M. Ö.
323) Aristo'dan ders almış bir imparatordu. İskender-i Rumi de denir. Bundan başka ismi geçen bir de İskender-i Zülkarneyn vardır. (Bak: Zülkarneyn)
İSKEREK : Turkish Risale
f. Hıçkırık
İSKETE : Turkish Risale
Güzel ve çok öten sarı kanatlı bir cins küçük kuş
İSKOLASTİK : Turkish Risale
(Bak: Skolastik)
İSKONA : Turkish Risale
İtl. Buharlı gemilerin icadından evvel kullanılan iki direkli yelkenli harp gemilerine verilen addı
İSKONTO : Turkish Risale
(Bak: Tenzilât)
İSKÂN : Turkish Risale
Yerleştirmek. Bir yeri mesken yapıp oturmak. * Sâkin
İSKÂN-I MUHACİRÎN : Turkish Risale
Göçmenleri yerleştirme
İSKÂT : Turkish Risale
Sükût ettirmek. Cevap veremiyecek hâle getirmek. Susturmak. * Kandırmak, râzı etmek
İSKİZ : Turkish Risale
(İskize) f. Hayvanın sıçrayıp kıç atması. * Hayvanın ürkerek attığı çifte
İSLA' : Turkish Risale
Teselli verme, avutma
İSLAB : Turkish Risale
Giderme, selbetme. Kapıp götürme
İSLAC : Turkish Risale
Kara tutulma. Karlı olma
İSLAF : Turkish Risale
Para peşin, mal veresiye olan bir alışveriş. * Tarlayı aktarmak
İSLAH : Turkish Risale
(Bak: Islah)
İSLAK : Turkish Risale
(Silk. den) Düzenleme, sıraya koyma. * Yola getirme. * Diziye geçirme. * Mesleğe sokma, sokulma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani