Turkish Risale
İSTİZHAN : Turkish Risale
Akıl etmek, düşünmek
İSTİZHAR : Turkish Risale
Dayanmak. Güvenmek. Arka vermek. * Yardım istemek. Zahîr istemek. * Ezberlemek. * Aşikâr etmek
İSTİZKÂR : Turkish Risale
(Zikr. den) Hatıra getirme, hatırlama. Tahattur etme. * Ezberleme, ezber etme
İSTİZLAL : Turkish Risale
(Zıll. dan) Gölgelenme. Gölge altına girme. * Sığınma, himâyesine girme. * Gölgede oturma
İSTİZMAM : Turkish Risale
Zemmetme, yerme, tenkid etme. * Kötü ve beğenilmeyen işler yapma
İSTİZMAR : Turkish Risale
(Zamir. den) Düşüncelerini öğrenme, fikrini yoklama. Maksad ve niyetini anlamağa çalışma
İSTİZRAF : Turkish Risale
(Zerafet. den) Zarif görünme, incelik gösterme. Zerafet gösterme
İSTİĞFAR : Turkish Risale
(Gufran. dan) Afv dilemek. Cenab-ı Hak'tan kusurlarının affedilmesini, günahlarının bağışlanmasını dilemek. Tevbe etmek. Yalvarmak. " Estağfirullâh" demek.(Cehennem azabını intaç eden büyük bir günahı işleyen bir adam, Cehennem'in tehdidatını işittikçe istiğfar ile ona karşı siper almazsa bütün ruhiyle Cehennem'in ademini arzu ettiğinden küçük bir emare ve bir şüphe Cehennem'in inkârına cesaret veriyor. L.)(Şeytanın mühim bir desisesi: İnsana kusurunu itiraf ettirmemektir. Tâ ki, istiğfar ve istiaze yolunu kapasın. Hem nefs-i insaniyenin enaniyetini tahrik edip, tâ ki, nefis kendini avukat gibi müdafaa etsin; âdeta taksiratdan takdis etsin. Evet şeytanı dinleyen bir nefis, kusurunu görmek istemez; görse de, yüz te'vil ile te'vil ettirir. $ sırriyle: Nefsine nazar-ı rıza ile baktığı için ayıbını görmez. Ayıbını görmediği için itiraf etmez, istiğfar etmez, istiaze etmez; şeytana maskara olur. Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm gibi bir Peygamber-i Alişan, $ dediği halde, nasıl nefse itimad edilebilir. Nefsini ittiham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder. İstiğfar eden, istiaze eder. İstiaze eden, şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar; itiraf etse, afva müstahak olur. L.)
İSTİĞLALEN : Turkish Risale
Gayrimenkulü rehine koymak suretiyle
İSTİŞ'AR : Turkish Risale
Bir mes'elenin yazılıp bildirilmesini istemek. * Kullanmak. * Ürkmek
İSTİŞ'ARAT : Turkish Risale
(İstiş'ar. C.) Yazı ile bildirilmesini istemeler
İSTİŞARAT : Turkish Risale
(İstişare. C.) İstişareler, danışmalar, meşveret etmeler
İSTİŞARE : Turkish Risale
Meşveret etmek. Fikir danışmak. Müşâverede bulunmak
İSTİŞAT(A) : Turkish Risale
(Şatt. dan) Çok kızma, öfkelenme, gazaba gelme. * Coşma, taşma. * (Kuş) hızla uçma
İSTİŞFA : Turkish Risale
Şifa istemek. Hastalıktan kurtulup iyi olmayı arzulamak
İSTİŞFA' : Turkish Risale
Birisinin yardımını istemek, şefâat dilemek
İSTİŞFAEN : Turkish Risale
Derdine derman aramak gayesiyle. Şifa istemek suretiyle
İSTİŞFAF : Turkish Risale
(Şeffaf. dan) Şeffaf ve saydam olma
İSTİŞHAD : Turkish Risale
Birisinin şâhidliğini istemek. Şâhid göstermek. Delil olarak ileri sürmek. * Şehid olmak
İSTİŞHADAT : Turkish Risale
(İstişhad. C.) Şâhid göstermeler, delil olarak misâl göstermeler. * Şehid olmalar
İSTİŞHADEN : Turkish Risale
Şâhid göstererek, şâhid getirerek
İSTİŞHAR : Turkish Risale
Şöhret sahibi olmak. Şöhret kazanmak
İSTİŞKAL : Turkish Risale
Zorlaştırma, güçleştirme, müşkülât verme
İSTİŞMAM : Turkish Risale
Koklamak. Kokusunu almak. * Hissetmek, sezmek, dolayısı ile anlamak. * Uzaktan haber almak
İSTİŞRA : Turkish Risale
Satın alma. Satın almak isteme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani