Turkish Risale
ŞAMAT : Turkish Risale
(şâme. C.) Vücuttaki benler
ŞAME : Turkish Risale
f. Kadın baş örtüsü. * Arapçada: Vücuddaki ben
ŞAMGÂH : Turkish Risale
f. Akşam vakti
ŞAMM(E) : Turkish Risale
(Şemm. den) Koklayan, koku alan. * Koklama duygusu. Burun
ŞAMÎ : Turkish Risale
Şam şehrinden olan, Şamlı. * Şam şehri ile alâkalı
ŞAMİH(A) : Turkish Risale
Ali şey, yüksek. * Mağrur, başını kaldırmış. Mütekebbir. * Tıb: Vücuddaki beyin ve kemik gibi yerlerdeki çıkıntılı, tümsek yerler
ŞAMİL(E) : Turkish Risale
Çevreleyen, içine alan, ihtivâ eden, kaplayan. * Çok şeye birden örtü ve zarf olan. * Fazla şeyleri veya kimseleri ilgilendiren
ŞAN : Turkish Risale
(C.: Şuun) Büyük sevap. * Şeref. * Irz, namus. * Nam, şöhret, şan, ün. * Mahiyet. * Gösteriş, çalım. * Tabiat, huy, âdet. * Hal, keyfiyet
ŞANE : Turkish Risale
f. Tarak
ŞANESÂZ : Turkish Risale
f. Tarak yapan, tarakçı
ŞANEZEDE : Turkish Risale
f. Tarakla saçları taranmış
ŞANEZEN : Turkish Risale
(C.: Şanezenân) f. Baş tarayan. * Mc: Güçlükleri çözen. Zorlukları yenen
ŞANTAJ : Turkish Risale
Fr. Bir kimsenin suçunu veya yüz karasını meydana çıkarmak tehdidiyle menfaat sağlamaya çalışma
ŞANTİYE : Turkish Risale
Fr. Bir inşaat yerinde inşaat ve malzeme için hazırlanan yer. * Gemi tezgâhı
ŞANİ' : Turkish Risale
Adavet etmek, kin tutmak mânasına "şeneân" dan ism-i fâil olup, buğz eden, kin tutan demektir. Esas murad ise; buğz edip geçmiş olan değil, buğzunda devam ve ısrar eden demektir
ŞAP : Turkish Risale
(Şep) Kim: Antiseptik bir cisim olup alüminyum ve potasyum sulfatından mürekkep, tadı buruk ve suda tuz gibi erir bir cisim. * Hayvanların ağız ve ayaklarında görülen ateşli, salgın bir hastalık ismi
ŞAPE : Turkish Risale
f. Çığ. Yuvarlandıkça büyüyen kar topu
ŞAR : Turkish Risale
f. şehir, belde
ŞARAB : Turkish Risale
İçilecek şey. İçki. * Mey. Bâde. Hamr. İçilmesi haram olan bir içki. (Bak: Mubikat-ı seb'a)
ŞARAB-I TAHUR : Turkish Risale
Temiz ve helâl olan Cennet şarabı. Cennete mahsus şurub
ŞARAPNEL : Turkish Risale
Fr. Ask: Bir çeşit top mermisi. * Top mermisinden dağılan herbir parça
ŞARE : Turkish Risale
Libas, elbise. * Heyet
ŞARIK : Turkish Risale
Çıkan, tulu' eden. * Parlayan
ŞARIKA : Turkish Risale
(C.: Şevârık) Aydınlık, nur, ziya, ışık
ŞARK : Turkish Risale
Doğu. Güneşin doğduğu taraf. * Güneş ve güneşin aydınlığı. * Yarmak. * Parıldamak. * Avrupa kültürünün dışında kalan müslüman ülkeleri
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani