Turkish Risale
ŞEDAK : Turkish Risale
Ağızın her iki yanının geniş olması
ŞEDAKA : Turkish Risale
Çok konuşan kadın
ŞEDAR : Turkish Risale
Sözü şiir ile kesme. * Hayvan bağlanan yer
ŞEDAİD : Turkish Risale
(Şedâyid) Afât. Meşakkatli haller. Şiddetli musibetler
ŞEDD : Turkish Risale
Sıkı bağlama, sıkı bağlanma, sıkma. * Tasvir
ŞEDD-İ NİTAK-I HİMMET : Turkish Risale
Himmet kuşağını kuşanma. İşe ciddi, gayretle sarılma
ŞEDD-İ RİHAL : Turkish Risale
Hayvana semer vurma. Yolculuk için hayvanın semerini bağlama. * Yolculuğa çıkma
ŞEDDAD : Turkish Risale
Kâfir. * Çok eskiden Yemen'de Âd Kavminin hükümdarı Allah'a isyan ederek Cennet'e benzetmek iddiasiyle İrem bağını yaptırmış, bu bağdaki köşke girmeden kavmi ile yani taraftarlariyle birlikte gazaba uğramış, çarpılmış, yerin dibine geçmiştir. (Bak: Enaniyet)
ŞEDDADANE : Turkish Risale
f. şeddad gibi, ona benzer surette, zâlimce
ŞEDDADÎ : Turkish Risale
Çok büyük ve sağlam yapı
ŞEDDE : Turkish Risale
Birinci hamle
ŞEDE : Turkish Risale
Çok hırslı olmak
ŞEDEF : Turkish Risale
(C.: Şüduf) Her nesnenin şahsı
ŞEDH : Turkish Risale
Baş yarmak. * Kırmak. * Atın yüzünde beyazlığın çok olması
ŞEDKAM : Turkish Risale
Geniş, vâsi
ŞEDV : Turkish Risale
Irlamak; teganni ve terennüm
ŞEDİD(E) : Turkish Risale
Sert, sıkı, şiddetli. * Musibet, belâ. * Tecvidde: Rahve harflerinin zıddı olan, sükûn ile harf söylendiğinde sesin akmaması hali
ŞEDİD-ÜL MİHAL : Turkish Risale
Şiddetli kuvvet. Ağır ve şiddetli azab
ŞEDİD-ÜŞ ŞEKİME : Turkish Risale
Şedid-ün nefs; yani başkasına boyun eğmekten çekinen ve kibirlenen
ŞEDİDE-İ MECHURE : Turkish Risale
Elif, cim, dal, tı, ba harfleridir. Bunların zıddı: Rehavet (rahvet) ile Beyniye sıfatıdır
ŞEDİDE-İ MEHMUSE : Turkish Risale
Kaf ve tâ harfleri
ŞEF' : Turkish Risale
Çift. * Kurban bayramı günü. * Namazların her iki rek'atı demektir. Dört rek'atlı bir namazın evvelki iki rek'atında Şef'-i evvel, diğer iki rek'atına da Şef'-i Sâni denilir. Üç rek'atlı namazın üçüncü rek'atı da Şef'i sâni'dendir
ŞEFA : Turkish Risale
Kenar, taraf, uç
ŞEFAAT : Turkish Risale
Şefaat etmek. Af için vesile olmak. * Fık: Âhiret günü bir kısım günahkâr mü'minlerin affedilmeleri ve itaatli mü'minlerin de yüksek mertebelere ermeleri için Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm ve sâir büyük zâtların Allah Teâlâ'dan (C.C.) niyaz ve istirhamda bulunmalarıdır
ŞEFAAT-I UZMÂ : Turkish Risale
(Bak: Makam-ı Mahmud)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani