Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
ŞEREFE : Turkish Risale

Minarenin ezan okunan yeri. Yüksek kale ve emsali yerlerdeki burç, çıkıntı

ŞEREH : Turkish Risale

Tamahkârlık, açgözlülük, şiddetli hırs

ŞEREKE : Turkish Risale

(c.: Şerek-Eşrâk) Ağ, tuzak. * Ulu yol, büyük yol. * Yol ortası. (Bu mânaya. C.: Şürek)

ŞEREKRAK (ŞERAKRUK) : Turkish Risale

Yeşil kanatlı, siyah burunlu, güvercin büyüklüğünde kırmızı bir kuş

ŞEREM-SAR : Turkish Risale

f. (Şerm-sâr) Utanan, utanmış, sıkılgan

ŞERENG : Turkish Risale

f. Zehir

ŞERER : Turkish Risale

(Şerare ve Şerere. C.) Kıvılcımlar

ŞERERE : Turkish Risale

(C.: Şirer-Şirâr) Ateş kıvılcımı

ŞERERFEŞAN : Turkish Risale

f. Kıvılcım saçan

ŞERERNÂK : Turkish Risale

f. Kıvılcım saçan

ŞERES : Turkish Risale

Elin yarılması. * Kaba ve galiz olmak

ŞERET : Turkish Risale

(C.: Eşrât) Alâmet. İşaret, belirti

ŞERETİYY : Turkish Risale

(C.: Şurut-Şuratâ) Çeri başı. * Pazar başı

ŞERH : Turkish Risale

Açma, genişletme. * Açıklama. Anlaşılanı anlatma. Bir yazı veya konuşmayı kolay anlaşılması için izah etme, tafsil etme. * Bir şeyi dilim dilim kesme. * Bollaştırma. * Bir müşkil ve mübhem makaleyi açıklama, keşif ve izhar etme. * Açıklanmış yazı, risale

ŞERHA : Turkish Risale

Dilim. Kesilip dilimlenmiş şey. parça

ŞERHAN : Turkish Risale

(Şerhen) İzah etmek, açıklamak suretiyle. Şerhederek

ŞERKA' : Turkish Risale

Kulağı uzunlamasına yarık olan koyun

ŞERM : Turkish Risale

Yarmak. * Atâ etmek, hediye vermek

ŞERM (ŞİRM) : Turkish Risale

f. Utanç. Utanma. Hayâ etme. Hicab etme

ŞERMENDE : Turkish Risale

f. Utanmış, mahcub. Utanılacak bir iş yapan

ŞERMGİN : Turkish Risale

f. Utangaç. Utanan, hayâ eden

ŞERMNÂK : Turkish Risale

f. Mahcub. Utangaç

ŞERMSÂR : Turkish Risale

f. Utangaç, müstahyi, mahcub

ŞERMİN : Turkish Risale

f. Mahcub. Utangaç

ŞERNAK : Turkish Risale

Göz kapağının ağır ve kalın olması. * Ekinin bir mertebe uzun olması