Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
ŞÖHRETŞİÂR-I ÂLEM : Turkish Risale

Âlemde şöhret ona nişan olmuş olan. Çok meşhur olan

ŞÜ'BUB : Turkish Risale

Birden yağan sağanaklı yağmur. * Hiddetli ve şiddetli olan. * Şiddetli güneş harareti

ŞÜBAN : Turkish Risale

Çoban

ŞÜBANÎ : Turkish Risale

Kırmızı yüzlü

ŞÜBBAN : Turkish Risale

Gençler, delikanlılar

ŞÜBBAN-I VATAN : Turkish Risale

Vatanın gençleri

ŞÜBBUT : Turkish Risale

Kalkan balığı

ŞÜBEH : Turkish Risale

(Şübhe C.) Şübheler, şekler. Şübhe edilenler

ŞÜBHE : Turkish Risale

(C.: Şübeh
Şübühât) Tereddüd. Bir şeyin doğru olup olmadığına veya var olup olmadığına dair kat'i kanaat ve bilgi sahibi olmamak hâli

ŞÜBHE-İ TÂRIK : Turkish Risale

Zulmetten gelen şüphe belâsı

ŞÜBKE : Turkish Risale

(C.: Şübük) Yakınlık. Akrabalık, hısımlık

ŞÜBRÜM : Turkish Risale

Kısa boylu kimse

ŞÜCA' : Turkish Risale

(Şec'a
Şica') Yiğit, cesur, bahadır. Şecaatli

ŞÜCEA' : Turkish Risale

(Şeci'. C.) Yiğitler, cesurlar

ŞÜCEYRE : Turkish Risale

Çalı, ufak ağaç

ŞÜCNE : Turkish Risale

Sıklığından birbirine girmiş ağaçların damarları

ŞÜCUB : Turkish Risale

Ev içinde olan direk

ŞÜCUN : Turkish Risale

Ağaç dalları. * Füruât, teferruat

ŞÜCUR : Turkish Risale

Muhtelif ve çeşitli olmak

ŞÜD : Turkish Risale

f. Geçti, gitti; gidiş, gitme. Oldu, olma. Amed şüd $
Geldi gitti

ŞÜDUN : Turkish Risale

Kavi ve kuvvetli olmak. * Terbiyeden müstağni olmak

ŞÜF'A : Turkish Risale

Bir malı müşteriye, mal olduğu fiata satmak. * Huk: Satılmakta olan bir yerde hissesi bulunan veya oraya bitişik komşu olanın satılan şeyi almakta birinci derecede hakkı olması. Şüf'a sahibi kendinden habersiz satılan şeyi, dava ederse, bedelini ödeyerek müşteriden geri alabilir. (H.L.)

ŞÜFAFE : Turkish Risale

Kap dibinde kalan su

ŞÜFEA' : Turkish Risale

(Şefi'. C.) Şefaatçiler. Şefaat edenler, bir suçun bağışlanması için aracılık yapanlar

ŞÜFR : Turkish Risale

(C.: Eşfâr) Kirpiğin bittiği yer. * Her şeyin kenarı