Turkish Risale
BİLBEDAHE : Turkish Risale
Açıktan. Aşikâr olarak. Meydanda olarak. Besbelli.(...Hem şu âlemin Sâni-i Zülcelal'i bütün güzel masnuatiyle kendini zişuur olanlara tanıttırması ve kıymetli nimetler ile kendini onlara sevdirmesi bizzarure onun mukabilinde, zişuur olanlara marziyatı ve arzu-yu İlâhiyelerini bir elçi vasıtasiyle bildirmesini istemesine mukabil; en âlâ ve ekmel bir surette, Kur'an vasıtasıyla o marziyat ve arzuları beyan eden ve getiren yine bilbedahe O Zât'tır. M.)
BİLCÜMLE : Turkish Risale
Bütün, hepsi. Umumiyetle
BİLDEM : Turkish Risale
Göğüs önü. * Boğaz. * Akılsız kimse
BİLEK : Turkish Risale
f. Çatal temrenli bir nevi ok
BİLFARZ : Turkish Risale
Olduğunu kabul ederek. Farzolarak
BİLFİİL : Turkish Risale
Sırf kendisi. Kendi çalışması ile. Başkası karışmadan
BİLHADS : Turkish Risale
Hads ile. Son derece bir sür'at-i intikal ile. (Bak: Hads)
BİLHADSİSSÂDIK : Turkish Risale
Doğru bir hads ile. (Bak: Hads)
BİLKASD : Turkish Risale
Kasd ile, düşünerek. Bilerek
BİLKUVVE : Turkish Risale
Fiil mertebesine varmadan. Tasavvurda, tasavvurî olarak. Düşünce halinde. Kabiliyet ve istidat ile
BİLKÜLLİYE : Turkish Risale
Tamamı ile. Büsbütün. Bütün ile. Tamamen
BİLL : Turkish Risale
Mübah olan şey
BİLLAHİ : Turkish Risale
Allah'a, Allah'tan. * (Yemin) maksadı ile söylenir
BİLLE : Turkish Risale
Yaşlık, ıslaklık. Çiy dedikleri rutubet ki sabah vakitlerinde olur
BİLLUR : Turkish Risale
Şeffaf, parlak taş, elmas gibi kıymetli. Cam gibi parlayan
BİLLİT : Turkish Risale
Akıllı, hâzık ve mâhir kimse
BİLLİZ : Turkish Risale
Kısa boylu adam. * Şişman kadın
BİLMUKABELE : Turkish Risale
Karşılıklı. Karşılık olarak. Mukabil olarak
BİLMÜŞAHEDE : Turkish Risale
Görmek suretiyle, görerek.(Hem Sâni-i Âlem'in nihayet cemalde olan kemal-i san'atı üzerine enzar-ı dikkati celb etmek, teşhir etmek istemesine mukabil, en yüksek bir sada ile dellallık eden; yine bilmüşâhede O Zat'tır... M.)
BİLSAM : Turkish Risale
f. Zâtülcenb, akciğer zarı iltihabı
BİLV : Turkish Risale
Belâ. * Zahmet. * Tecrübe, imtihan
BİLVASITA : Turkish Risale
Vâsıta ile. Birisinin vâsıta olması, aracılığı ile. * Edb: Terci' ve terkib-i bentleri teşkil eden parçaları birbirine bağlayan beyit.(Bak: Musarra')
BİLYAKÎN : Turkish Risale
Bir şeyi şeksiz ve şüphesiz olarak itikad-ı kavi ve sahih ile bilmek, derk etmek. (Bak: Yakin)
BİLYE : Turkish Risale
(C.: Belâya) Belâ, * Zahmet. * Tecrübe, imtihan
BİLÂ : Turkish Risale
Olmayarak, sahib olmıyan "...sız,...siz" mânâları yerine kullanılan edattır. Kelimenin başına getirilerek menfi mânâ hasıl olur
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani