Turkish Risale
CENDERE : Turkish Risale
yun. Tazyik. Baskı, basınç. * Dar dere, boğaz. * Kalın oklava. * Çamaşır ütülemeye mahsus iki ağaç üstüvaneden ibaret alet. * Mc: Sıkı ve dar yer
CENEB : Turkish Risale
Susuzluktan böğrü ciğere yapışmak
CENEDİL : Turkish Risale
(C.: Cenâdil) Taşlı yer. * Yuvarlak taş
CENEF : Turkish Risale
Hata ve cehilden dolayı haktan meyletmek. * Zulmetmek
CENEN : Turkish Risale
Mezar, kabir.CENG $ (CENK)
f. Top, tüfek ile harbetmek. Muharebe. Kavga. Harb. Savaş
CENG-AZMÜDE : Turkish Risale
f. Savaş tecrübesi olan kişi
CENG-CÛ : Turkish Risale
f. Kavgacı, dövüşçü, cenkçi
CENGAVER : Turkish Risale
(C.: Cengâverân ) f. Cenkçi. Yiğit olan. Kahraman. İyi harbeden
CENGEL : Turkish Risale
f. Orman. Ağaç topluluğu
CENGELİSTAN : Turkish Risale
f. Sık ağaçlık, orman, sazlık yer
CENGİZ : Turkish Risale
(Temuçin) Moğol Devleti'nin hükümdarlığını yapmıştır. İslâmî medeniyetleri ve kıymetleri tahribeden zâlim ve müstebid bir hükümdar olarak tarihe geçen bir kimsedir. Milâdi 1229'da ölmüştür. Asrının deccalıdır. (Bak: Celaleddin-i Harzemşah)
CENGİZİYAN : Turkish Risale
f. Cengiz soyundan gelenler, bunlara tâbi olan kimseler
CENH : Turkish Risale
Kuşun kanadını vurması
CENK : Turkish Risale
(Bak: Ceng)
CENK-ÂVER : Turkish Risale
Harpçi, fedakâr
CENN : Turkish Risale
(Cünün) Bir şeyi setretmek, gizlemek. * Ana karnındaki cenin, gizli olmak
CENNET : Turkish Risale
Allah'a (C.C.) inanan ve O'na ibadet ve itaat edenlerin, iman ve İslâmiyyet'e ihlâs ve sadâkatle hizmet edenlerin, Kur'ana bir hizb-ül Kur'ân olarak mücâhidâne bir sûrette hizmetkâr olan mücâhidlerin, cihâd-ı diniyye erlerinin âhirette fazl-i İlâhi ile gidip ebediyyen içinde kalacakları mekân ve mesken. Cennet'in varlığını bütün peygamberler, onların yolundan giden âlimler ve ermiş kişiler, evliyalar ittifakla haber vermişlerdir. Esasen Allah'ın adaleti, Cehennem gibi Cennet'in de varlığını gerektirir. İnananlar, ölümün; ebedî bir hiçlik değil, ölümsüzlüğe geçiş, sevdikleriyle buluşacakları âhiret âlemine bir yolculuk olduğuna inanıyorlar ve bunalım içinde değil; mutluluk içindedirler. İnananların ve iyilerin bu hâlleri Cennet'in varlığını gösteren hayattaki belirtilerinden biridir.Cennetin tabakaları
Dâr-ül-Celâl, Dâr-üs-Selâm, Cennet-ül Me'va, Cennet-ül Huld, Cennet-ün Naim, Cennet-ül Firdevs, Cennet-ül Adn, Cennet-ül Vesile. (Bak: Âhiret)(Mühim bir taraftan ehemmiyetli bir sual: Rivayette gelmiş ki; Cennet'te bir adama beş yüz senelik bir Cennet verilir. Bu hakikat akl-ı dünyeviyenin havsalasında nasıl yerleşir?Elcevap: Nasılki bu dünyada herkesin dünya kadar hususi ve muvakkat bir dünyası var. Ve o dünyanın direği onun hayatıdır. Ve zâhirî ve batınî duygulariyle o dünyasından istifade eder. Güneş bir lâmbam, yıldızlar mumlarımdır der. Başka mahlukat ve zîruhlar bulunmaları o adamın mâlikiyetine mani olmadıkları gibi bilâkis onun hususî dünyasını şenlendiriyorlar, ziynetlendiriyorlar. Aynen öyle de fakat binler derece yüksek herbir mü'min için binler kasır ve hurileri ihtivâ eden has bahçesinden başka, umumî Cennet'ten beşyüz sene genişliğinde birer hususî Cennet'i vardır. Derecesi nisbetinde inkişaf eden hissiyatıyla, duygularıyla Cennet'e ve ebediyete lâyık bir surette istifade eder. Başkaların iştiraki onun mâlikiyetine ve istifadesine noksan vermedikleri gibi, kuvvet verirler. Ve hususî ve geniş Cennetini ziynetlendiriyorlar. Evet bu dünyada bir adam, bir saatlik bir bahçeden ve bir günlük bir seyrangâhtan ve bir aylık bir memleketten ve bir senelik bir mesiregâhta seyahatından; ağzıyla, kulağıyla, gözüyle, zevkiyle, zâikasıyla, sair duygularıyla istifade ettiği gibi; aynen öyle de, fakat bir saatlik bir bahçeden ancak istifade eden bu fâni memleketteki kuvve-i şâmme ve kuvve-i zâika o baki memlekette bir senelik bahçeden aynı istifadeyi eder. Ve burada bir senelik mesiregâhtan ancak istifade edebilen bir kuvve-i basıra ve kuvve-i sâmia orada, beşyüz senelik mesiregâhındaki seyahattan; o haşmetli, baştan başa ziynetli memlekete lâyık bir tarzda istifade eder. Her mü'min derecesine ve dünyada kazandığı sevablar, haseneler nisbetinde inbisat ve inkişaf eden duygularıyla zevk alır, telezzüz eder, müstefid olur. L.)
CENNET-ÂSÂ : Turkish Risale
Cennet gibi
CENNETMEKÂN : Turkish Risale
"Yeri cennet olası, makamı cennet olan" meâlinde olup, vefat eden makbul ve sâlih kimselere hürmeten söylenir
CENNUR : Turkish Risale
Arpa ve buğday döğdükleri yer
CENNÂN : Turkish Risale
Bahçıvan
CENNÂT : Turkish Risale
(Cennet. C.) Cennetler
CENNÂT-I ADN : Turkish Risale
Adn cennetleri. Hulûd üzere ikamet ve temekkün edilen cennetler. (Kamus Tercümesi.)
CENTİLMEN : Turkish Risale
ing. Kibar erkek, çelebi, görgülü kişi
CENUB : Turkish Risale
Güney. Şimalin zıddı olan taraf
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani