Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
CÜBAR : Turkish Risale

Ziyan olmak. Heder olmak. * Üçüncü gün

CÜBB : Turkish Risale

Kuyu. * Küp. Kulpsuz desti. * Vaktiyle zindan gibi kullanılan çukur, susuz kuyu

CÜBBE : Turkish Risale

(C: Cübeb) Şeâir-i İslamiyeden olup, giyilmesi sünnet olan dış kıyafetini teşkil eden, bilhassa namazda giyilen uzun ve bolca bir libas

CÜBCÜBE : Turkish Risale

(C.: Cebâcib) Korkutmak. * Yağ koymağa mahsus deri zenbil ve büyük desti. * Çok su. * Erimiş yağ

CÜBCÜBİYYE : Turkish Risale

İşkembe yemeği. (Onu pişirip satana işkembeci mânâsına "cübcübî" derler.)

CÜBLE : Turkish Risale

Hörgüç

CÜBN : Turkish Risale

(Cübün) Ürkeklik. Korkaklık. Korkak olmak. * Peynir

CÜBNE : Turkish Risale

Korkaklık

CÜBNÎ : Turkish Risale

Peynirci. * Peynir hâlinde olan şey

CÜBU' : Turkish Risale

Tehir etmek, sonraya bırakmak. * Yönelmek, rücu etmek

CÜBÜLL : Turkish Risale

(C: Cübüllât) Yaratılmak, hilkat. * Kesir, çok

CÜBÜN : Turkish Risale

Peynir. * (Cebin. C.) Alınlar

CÜDA : Turkish Risale

f. Ayrılık. Ayrılmış

CÜDA' : Turkish Risale

Ölüm. Mevt. * Hayvana muzır olan otlak, çayır

CÜDAD : Turkish Risale

Çulha yumağı. * Eski kaftan. * Küçük ağaç

CÜDAT : Turkish Risale

(Câdi. C.) Dilenciler, sâiller

CÜDAYİ : Turkish Risale

f. İftirak, ayrılık

CÜDCÜD : Turkish Risale

(C.: Cedâcid) Orak kuşu derler bir büyük böcek ki yaz aylarında öter

CÜDD : Turkish Risale

Cem'etmek, toplamak. * Yol üstünde olan kuyu

CÜDDET : Turkish Risale

(C.: Cüded) Dağ arasındaki yol. * Şekil, tarz, işaret. * Çizgi

CÜDED : Turkish Risale

Dağ yolları. Yol gibi olan izler. * Bir rengi diğer renkten ayıran çizgi

CÜDERA' : Turkish Risale

(Cedir. C.) Yakışanlar. Lâyık olanlar, liyâkat sahibi olanlar

CÜDERE : Turkish Risale

(C: Cüder) Ur dedikleri yumru. (İnsan bedeninde çıkar)

CÜDERÎ : Turkish Risale

Kabarcık denilen hastalık. * Çiçek hastalığı

CÜDRAN : Turkish Risale

(Cedr. C.) Duvarlar