Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
CİRET : Turkish Risale

Komşuluk

CİRF : Turkish Risale

Büyük nesne

CİRM : Turkish Risale

Vücud, ten, cüsse, hacim, büyüklük. * Cansız cisim. * Yıldız

CİRMAN : Turkish Risale

Organlarla birlikte vücut

CİRO : Turkish Risale

ing. Bir senet veya havalenin alacaklı tarafından diğeri namına çevrilmesiyle üzerine buna dair şerh verilmesi

CİRRE : Turkish Risale

Devenin karnından çıkarıp çiğnediği geviş. * Yapağı denilen yün

CİRRİYYE : Turkish Risale

Kursak

CİRS : Turkish Risale

Temel, kök, menşe, kaynak, menba

CİRSAM : Turkish Risale

Divanelik, delilik. * Öldürücü zehir. * Zatülcenb

CİRYAL : Turkish Risale

Altının kırmızılığı. * Bir cins kırmızı boya. * Temiz renk. * Şarap

CİRYE : Turkish Risale

Suyun akması ve şırıldaması. * Cereyan

CİRÎ : Turkish Risale

Yılan balığı. (Fâriside mermahi derler.)

CİRİS : Turkish Risale

Sazan balığı

CİRİT : Turkish Risale

Düşmana atılmak üzere yapılmış ucu demirli, sert tahtadan kısa mızrak. Sulh zamanlarında talim mahiyetinde yapılan karşılaşmalara cirit oyunu denirdi. Türklerin makbul bir sporu idi

CİRİYYA : Turkish Risale

Tabiat, mizac, fıtrat, yaradılış. * Huy, haslet.Adet, alışkanlık

CİRİŞ : Turkish Risale

Ceset

CİRŞAB : Turkish Risale

Hasta olduktan sonra zayıflayıp gövdede çıban çıkmak

CİSAD : Turkish Risale

Kan. Safran

CİSM-İ NÂTIK : Turkish Risale

Söz söyleyen cisim. Konuşan cisim. İnsan

CİSM-İ NİZÂR : Turkish Risale

Zayıf vücud

CİSMANÎ : Turkish Risale

(Cismaniye) Bedene mensub, vücutla alâkalı. * Mânevi ve ruhani karşılığı. Maddi ve cisimli olmak

CİSMANİYET : Turkish Risale

Cismânilik. Maddi beden sahibi olmak hâli.(Sual
Kusurlu, noksaniyetli, mütegayyir, kararsız, elemli cismaniyetin, ebediyetle ve cennetle ne alâkası var? Madem, ruhun âli lezâizi vardır; ona kâfidir. Lezaiz-i cismaniye için bir haşr-i cismâni neden icab ediyor?Elcevab
Çünki, nasıl toprak suya, havaya, ziyaya nisbeten kesafetli, karanlıklıdır. Fakat, masnuat-ı İlâhiyenin bütün envaına menşe ve medar olduğundan bütün anâsır-ı sâirenin mânen fevkine çıktığı gibi; hem kesafetli olan nefs-i insaniye, sırr-ı camiiyet itibariyle, tezekki etmek şartıyla bütün letâif-i insaniyenin fevkine çıktığı gibi.. öyle de cismaniyet, en câmi, en muhit, en zengin bir ayine-i tecelliyât-ı esmâ-i İlâhiyedir. Bütün hazain-i rahmetin müddeharatını tartacak ve mizana çekecek âletler, cismaniyettedir. Meselâ: Dildeki kuvve-i zaika, rızk zevkinde, enva-ı mat'umat adedince mizanlara menşe olmasaydı, herbirini ayrı ayrı hissedip tanımazdı; tadıp tartamazdı. Hem ekser esmâ-i İlâhiyenin tecelliyatını hissedip bilmek, zevk edip tanımak cihazatı, yine cismaniyettedir. Hem gayet mütenevvi ve nihayet derecede ayrı ayrı lezzetleri hissedecek istidatlar, yine cismaniyyettedir. S.)( $ âyetinin sarahat-ı kat'iyesiyle: İnsan, en ziyade ünsiyet ettiği ve dünyada numunesini tatmış olduğu cismani lezzetleri cennete lâyık bir tarzda görecek, tadacak. Ve lisan, göz ve kulak gibi âzaların ettikleri hâlis şükürler ve hususi ibadetlerin mükâfatları, o uzuvlara mahsus cismani lezzetler ile verilecektir. Kur'ân-ı Mu'ciz-ül Beyan o derece cismani lezzetleri sarih bir surette beyan eder ki, başka te'viller ile mâna-yı zâhiriyi kabul etmemek imkân hâricindedir. ş.)

CİSMEN : Turkish Risale

Cisim itibariyle, cisim olarak. Vücutça, bedence

CİSR : Turkish Risale

(C.: Cüsûr-Ecsür) Köprü. Ağaçtan olan köprü

CİSR-İ MUALLÂK : Turkish Risale

Asma köprü