Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
CİZYEDÂR : Turkish Risale

f. Cizye adı verilen vergiyi toplıyan memur, cizyeci

CİZİRMAN : Turkish Risale

Hurma yaprağının aslı; yâni dibi ki, yaprağı dökülünce ağaçta kalır

CİĞER : Turkish Risale

f. Ciğer. Bağır. * Keder, sıkıntı, elem. * Avaz

CİĞER-DER : Turkish Risale

f. Ciğer söken, ciğer parçalıyan

CİĞER-DÂR : Turkish Risale

f. Yürekli, ciğerli, cesâretli

CİĞER-DÛZ : Turkish Risale

f. Ciğeri delip geçen

CİĞER-FÜRÛŞ : Turkish Risale

f. Ciğerci, ciğer satan

CİĞER-GÛŞE : Turkish Risale

f. Evlât, yavru. * Sevgili. Mâşuk

CİĞER-HÛN : Turkish Risale

f. Ciğeri kanlı. Çok acıklı

CİĞER-PÂRE : Turkish Risale

f. Sevgili yavru, evlâd

CİĞER-SÛZ : Turkish Risale

f. Çok acı. Ciğer yakar derecesindeki teessür

CİĞER-ŞÜKÂF : Turkish Risale

f. Ciğer parçalayan. Çok acı veren

DA' : Turkish Risale

Arabçada "bırak" mânasına emirdir. Meselâ:

DA' MÂ KEDER : Turkish Risale

Keder veren şeyi bırak

DA'AT : Turkish Risale

Horluk, zelillik

DA'BEL : Turkish Risale

Kurbağa yumurtası. * Güçlü, kuvvetli deve

DA'CA' : Turkish Risale

Gözü çok siyah ve büyük olan kadın. (müz: Edac)

DA'CELE : Turkish Risale

Gitmekte ve gelmekte tereddütlü olmak

DA'D : Turkish Risale

Husumet, düşmanlık

DA'DA : Turkish Risale

Aklı ve fikri olmayan kişi. * Her nesnenin zayıfı

DA'DA' : Turkish Risale

"Güzel dur" mânasına gelir ve düşecek ve dayanacak yerde söylenir

DA'DAA : Turkish Risale

Koyunu ve keçiyi çıkarıp sürmek. * Sallamak. * Bir kimseye "güzel dur" demek. * Miktarı çok olsun diye depretip çevirmek ve doldurmak

DA'FAK : Turkish Risale

Bol ve geniş olan şey. Vâsi

DA'K : Turkish Risale

Ovmak. * Bir şeyi yumuşatmak

DA'KE : Turkish Risale

Deve sürüsü