Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
DARAĞACI : Turkish Risale

t. İdama mahkûm olanların asıldıkları sehpa

DARB : Turkish Risale

(C.: Dürub) Kapı, bâb. * Büyük, geniş sokak. * Dâr-ı İslâmla dâr-ı harp arasında olan sınır ve hudut

DARB-I HİYÂM : Turkish Risale

Çadır kurma

DARB-I MESEL : Turkish Risale

Misâl olarak söylenen meşhur söz. Bir hâdiseye binaen söylenen hikmetli söz. Ata sözü

DARB-I SİKKE : Turkish Risale

Para basma

DARB-I UNK : Turkish Risale

Boyun vurma

DARB-ZEN : Turkish Risale

f. Mâdeni levhalar üzerine kabartma olarak nakışlar işleyen. * Kale döven

DARBAM : Turkish Risale

f. Direk, kiriş

DARBE : Turkish Risale

(C.: Darabât) Vuruş, vurma, çarpma. * Musibet, belâ, âfet, felâket

DARBEHA : Turkish Risale

Başını aşağı eğmek. * Muti olmak, itaat etmek, söz dinlemek

DARBELE : Turkish Risale

Bir yürüme çeşidi. * Davul çalmak

DARBEN : Turkish Risale

Döğerek, vurarak. * Çarparak

DARBHANE : Turkish Risale

Para basılan yer

DARBUM : Turkish Risale

Bizanslılar zamanında Eskişehir'in ismi

DARBÎZ : Turkish Risale

Rutubetli tarla, sulak yer

DARC : Turkish Risale

Yarmak, şakk

DARE : Turkish Risale

f. Vazife, görev, ödev

DARENDE : Turkish Risale

f. Saklayan, tutan. * Ulaştıran, vâsıl eden, kavuşturan, getiren

DAREYN : Turkish Risale

Her iki dünya. İki yurd. İki yer

DARH : Turkish Risale

Def'etmek, kovmak. Reddetmek. * Yer kazmak

DARIT : Turkish Risale

Yellenen, yellenici

DARM : Turkish Risale

Şiddetli açlık. Oburluk. * Ateşin yakması

DARR : Turkish Risale

Zarar, ziyan

DARRA : Turkish Risale

Şiddet, mihnet. Belâ. Naks. Ziyan. Sıkıntı. Kötürümlük

DARRAB : Turkish Risale

Akça kesici, dârp edici, para basan