Turkish Risale
DAYET : Turkish Risale
Yan, taraf, cenb
DAYF : Turkish Risale
(C.: Ezyâf-Zuyuf-Zayfân) Misafir. * Meyletmek, yönelmek
DAYFEN (DAYFÂN) : Turkish Risale
Misafiriyle gelen kişi
DAYGAM : Turkish Risale
Arslan, esed. * Isırmak
DAYI : Turkish Risale
Tunus ve Cezayir'in, Osmanlı idaresinde bulunduğu sıralarda buraları Osmanlılara tâbi olarak idare eden kimselere verilen ünvan. * Annenin erkek kardeşi
DAYM : Turkish Risale
Zulüm. Sıkıntı. İhtiyaç
DAYYIK : Turkish Risale
Pek dar
DAYİB : Turkish Risale
İtaat eden, vakarlı ve ciddi kişi
DAYİBAN : Turkish Risale
Gece ile gündüz
DAYİC : Turkish Risale
Kovayla kuyudan su çekip havuza boşaltan kimse
DAYİN : Turkish Risale
Borç veren. Alacaklı. Ödünç para veren. (Bak: Dâin)
DAYİNE : Turkish Risale
(C.: Davâyin) Dişi koyun
DAYİS : Turkish Risale
(C.: Dâsse) Hırsız
DAĞDAR : Turkish Risale
f. Pek acıklı, üzüntülü. * Gönlü yaralı. * Kızgın demirle nişan vurulu. Damgalı. (Milletimde ihtilâf u tefrika endişesi Kûşe-i kabrimde hattâ bi-karar eyler beni, İttihadken savlet-i a'dâyı def'a çâremiz, ittihad etmezse millet, dağdar eyler beni.) Yavuz Sultan Selim Hân
DAĞDAR-I TEESSÜF : Turkish Risale
Çok acı olup, teessüf edilen
DAĞDAĞA : Turkish Risale
Gürültü. Iztırab. Boş yere telâş ve zorluklar. * Tereddüt etmek, karar verememek. * Gıcıklamak
DAĞISTAN : Turkish Risale
f. Dağlık yer. * Kafkasya'nın kuzeydoğusunda ve Hazer Denizi'nin batı kıyılarında bulunan bir bölgedir ki, eskiden buraya Albanya denirdi
DAĞIT : Turkish Risale
Emin. * Nâzır, bakan. * Şiddet veren. * Üzüm toplamada kullanılan âlet
DAĞVARİ : Turkish Risale
f. Dağ gibi, dağ cesametinde. Dağ büyüklüğünde. Dağa benzer surette
DAİ : Turkish Risale
Dua eden, duacı. * Sebep. * Davet eden. Muktazi. (Meselâ: Yemek yemek, iştihadan gelen bir lezzet, bir iştiyaktır. Onu yemeğe sevk eder. Buna dai denir.) Resul-ü Ekrem'in (A.S.M.) bir ismi de daidir. * Çağıran. Müezzin
DAİL : Turkish Risale
Arık, zayıf, küçük hacimli
DAİM : Turkish Risale
Devam eden. (Daimî, daima, daimen şeklinde de söylenir.)
DAİMA : Turkish Risale
(Devam. dan) Her vakit, bir düziye, daimî suretde
DAİMÎ : Turkish Risale
(Devam. dan) Sürekli, devamlı
DAİN : Turkish Risale
Asıl. * Mâden. * Doğruluk
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani