Turkish Risale
DERYA-BEND : Turkish Risale
f. Liman. * Tersane
DERYA-MİSAL : Turkish Risale
Deniz gibi çok olan, denizi andıran
DERYA-NEVERD : Turkish Risale
f. Denizde dolaşan, denizde gezen
DERYA-NUŞ : Turkish Risale
f. Çok fazla içki içen
DERYA-YI AHDAR : Turkish Risale
Yeşil deniz. * Mc: Sema, gök
DERYA-YI EBYAZ : Turkish Risale
Akdeniz
DERYA-YI ESVED : Turkish Risale
Karadeniz
DERYA-YI UMMAN : Turkish Risale
Açık deniz. Umman Denizi. Okyanus
DERYAB : Turkish Risale
f. Akıllı, anlayışlı, müdrik
DERYAN : Turkish Risale
Bilmek, ilim
DERYANİYE : Turkish Risale
Hörgücü ikiden fazla olan sığır nevi
DERYAÇE : Turkish Risale
f. Göl, küçük deniz
DERYUZ : Turkish Risale
f. Dilencilik
DERZEN : Turkish Risale
f. İğne
DERÇİN RESMİ : Turkish Risale
Kesilen hayvanlardan alınan bir cins vergi
DERİ : Turkish Risale
f. Farsçanın sahihi, fasih olanı. (Kapı demek olan "der" ismi Farsça olduğu halde Arapça sayılarak müennesi "deriyye" yapılmıştır.) * Havası hoş ve lâtif. Yeşilliği bol olan dağ eteği
DERİDE : Turkish Risale
f. Yırtık, yırtılmış
DERİR : Turkish Risale
Yürügen davar
DERİS : Turkish Risale
(C.: Dirsân) Eski kaftan, eski elbise
DERİYYE : Turkish Risale
Avcıların gizlenip av gözledikleri yer
DERİÇE : Turkish Risale
f. Küçük kapı, oyma kapı. Pencere
DES : Turkish Risale
f. Eş, eşit, müsâvi, benzer, denk
DES' : Turkish Risale
Def'etmek kovmak. * Ağız dolusu kusmak
DESAK : Turkish Risale
Bir kabın dolduktan sonra taşıp dökülmesi
DESATİR : Turkish Risale
(Düstur. C.) Düsturlar, kaideler. (Desatir-i hikmet, nevamis-i hükümetle; kavanin-i hak, revabıt-ı kuvvetle imtizac etmezse cumhur-u avamda müsmir olamaz. M.)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani