Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
DÂSİTÂNE-İ AŞK : Turkish Risale

Aşk hikâyesi ve destanı

DÂVER : Turkish Risale

Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) bir ismidir. * Âdil, insaflı ve doğru olan hükümdar, vezir veya hâkim

DÂVERÂNE : Turkish Risale

f. Doğruluk ve adaleti seven bir büyüğe yakışacak tarzda. * Hâkim ve vezirle alâkalı olan

DÂVERÎ : Turkish Risale

f. Hâkimlik, hükümdarlık. * Mahkeme ve dâvâ. * Kötü ile iyiyi birbirinden ayırt etme. * Kavga, mücadele

DÂVUD (A.S.) : Turkish Risale

Kur'an-ı Kerim'de ismi geçer ve Benî İsrail Peygamberlerindendir. Hz. Süleyman'ın (A.S.) babasıdır. Hem Peygamber, hem Sultandı. İbranice Zebur kitabı kendisine nâzil olmuştur. Sesi çok güzeldi. M.Ö. 1010 da vefat ettiği nakledilir. (Bak: Yuşa)(Telyin-i hadid, en büyük bir ni'met-i İlâhiyyedir ki; büyük bir peygamberinin fazlını, onunla gösteriyor. Evet, telyin-i hadid, yâni demiri hamur gibi yumuşatmak ve nühâsı eritmek ve mâdenleri bulmak, çıkarmak; bütün maddi sanâyi-i beşeriyyenin aslı ve anasıdır ve esası ve mâdenidir. İşte şu âyet işaret ediyor ki: "Büyük bir Resule, büyük bir Halife-i Zemine, büyük bir mucize suretinde, büyük bir ni'met olarak; telyin-i hadiddir ve demiri hamur gibi yumuşatmak ve tel gibi inceltmek ve bakırı eritmekle ekser sanâyi-i umumiyeye medar olmaktır." Mâdem bir Resule; hem halife, yâni hem mânevi hem maddi bir hâkime, lisanına hikmet ve eline san'at vermiş. Lisanındaki hikmete sarihan teşvik eder. Elbette elindeki san'ata dahi tergib işareti var. Cenâb-ı Hak, şu âyetin lisan-ı işaretiyle mânen diyor:"Ey beni-Âdem! Evâmir-i teklifiyeme itâat eden bir abdimin lisanına ve kalbine öyle bir hikmet verdim ki; herşey'i kemâl-i vuzuh ile fasledip hakikatını gösteriyor ve eline de öyle bir san'at verdim ki; elinde balmumu gibi demiri her şekle çevirir. Halifelik ve pâdişahlığına mühim kuvvet elde eder. Mâdem bu mümkündür, veriliyor. Hem ehemmiyetlidir. Hem hayat-ı içtimâiyenizde ona çok muhtaçsınız. Siz de evâmir-i tekviniyeme itâat etseniz o hikmet ve o san'at, size de verilebilir. Mürur-u zamanla yetişir ve yanaşabilirsiniz." İşte beşerin san'at cihetinde en ileri gitmesi ve maddi kuvvet cihetinde en mühim iktidar elde etmesi; telyin-i hadid iledir ve izâbe-i nühas iledir. Âyette nühas "kıtr" ile tâbir edilmiş. Şu âyetler, umum nev-i beşerin nazarını şu hakikate çeviriyor ve şu hakikatın ne kadar ehemmiyetli olduğunu takdir etmeyen eski zaman insanlarına ve şimdiki tenbellerine şiddetle ihtar ediyor... S.)

DÂİB : Turkish Risale

Âdet ve usulünde devam eden. (Bak: De'b)

DÂİBEYN : Turkish Risale

Âdet ve usulünde devam eden iki şey

DÂİYE : Turkish Risale

İnsanı bir şeye candan bağlamağa sürükleyen iç duygusu. * Mücib ve sebep. * Bâis olan husus, vakit ve zamanın bir hâleti. * Arzu, hırs. * Dava. * Bahane

DÂİYE-İ TEFEVVUK : Turkish Risale

Üstünlük iddiası

DÎK : Turkish Risale

Darlık, sıkıntı. Gam. Kalbe sıkıntı veren

DÎK-UL ELFAZ : Turkish Risale

İfade zorluğu. Gayet ince ve derin ve ruhen hissedilen bazı mânaların ifade edilemeyişi

DÎK-UN NEFES : Turkish Risale

Nefes darlığı

DÖNÜM : Turkish Risale

919 m2 lik eski bir arazi ölçüsü

DÖVİZ : Turkish Risale

Fr. Yabancı devlet parası. * Yabancı ülkelerde ecnebi paralarla ödenecek olan poliçe, çek gibi senetler

DÛD-HÂNE : Turkish Risale

f. Kabile, silsile, hânedan, soysop

DÛN : Turkish Risale

Aşağı, alçak. Kolay. Zayıf. Gölgeli. Aşağılık. Altta, aşağıda

DÛN-PERVER : Turkish Risale

f. Kötü kimseleri koruyan, alçak kişileri muhafaza edip onların ilerlemelerine yardımcı olan

DÛÇAR : Turkish Risale

f. Yakalanmış. Çatmış. Mübtelâ. * Ulaşmış

DÛŞ : Turkish Risale

f. Omuz. Ketif. * Dün gece. * Âlem-i menâm, rüya âlemi. * Mütesadif ve mütelâki olan

DÛŞ AZMAK : Turkish Risale

Rüyâda iken kirlenmek, ihtilâm olmak

DÜ'BUB : Turkish Risale

Zayıf nesne. * Çirkin huylu, kısa boylu kimse. * Kolay yol. * Uzun at. * Karınca nevinden bir nev. * Hububattan bir cins

DÜ'BUS : Turkish Risale

Ahmak

DÜ'LUL : Turkish Risale

(C.: Dâlil) Belâ, zahmet, dâhiye

DÜ'SUR : Turkish Risale

(C.: Deâsir) Yıkılmış havuz

DÜ-BÂLÂ : Turkish Risale

f. İki kat