Turkish Risale
DİBARE : Turkish Risale
(C.: Dibâr) Bir evlek yer
DİBBÎC : Turkish Risale
Bir, ehad
DİBBÎH : Turkish Risale
Bir, ehad
DİBG : Turkish Risale
Dibâgat etmek. Arınıp pâk olmak
DİBL : Turkish Risale
Belâ ve zahmet
DİBR : Turkish Risale
Çokluk
DİBRE : Turkish Risale
Çokluk
DİBS (DİBİS) : Turkish Risale
Pekmez. Hurma pekmezi. Bal. * Çok cemaat
DİBSA' (DEBSÂ) : Turkish Risale
Dişi çekirge
DİCAC : Turkish Risale
Ummanda yetişen büyük bir dikenli ağacın suyudur ve sabun gibi kiri izâle eder
DİDA' : Turkish Risale
Devenin şiddetle yelmesi ve sıçraması. * Ay sonu
DİDAKTİK : Turkish Risale
yun. Mevzuu, hikmet ve nasihattan ibaret olan söz. Öğretici
DİDAR : Turkish Risale
f. Mülâkat, görüş. * Görünme. * Yüz. Çehre. * Görüş kuvveti, göz. * Açık, meydanda
DİDAR-I HÜRRİYET : Turkish Risale
Hürriyetin güzel yüzü
DİDAR-I PÂK : Turkish Risale
Temiz yüz
DİDE : Turkish Risale
f. Göz, ayn, çeşm. * Görmek. * Gözcü. * Göz bebeği. * Göz ucu
DİDE-BÂN : Turkish Risale
Gözcü, bekçi, nöbetçi
DİDE-GİRYAN : Turkish Risale
Teessürle ağlayan göz. Ağlayarak
DİF : Turkish Risale
(C.: Edfâ) Çok hararet. * Derin duvar. * Deveden gelen fayda, menfaat
DİFAF : Turkish Risale
Hazırlandırmak
DİFL : Turkish Risale
Zakkum ağacı. * Katran. Zift
DİFLA : Turkish Risale
Ağu ağacı denen ve çok acı olan nesne
DİFNAS : Turkish Risale
Akılsız, ahmak kimse. (Müe: Difnes) DİG
f. Topraktan yapılmış tencere, çömlek
DİGER : Turkish Risale
f. Başka, diğer, öteki
DİGER-BÂR : Turkish Risale
f. Başka zaman, başka defa
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani