Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
ENGÛREK : Turkish Risale

f. Gözbebeği

ENGÜBİN : Turkish Risale

f. Bal

ENGÜJ : Turkish Risale

f. Filcilerin fili idare etmekte kullandıkları ucu eğriltilmiş demir karga burnu

ENGÜRUS : Turkish Risale

Macar. * Macaristan

ENGÜŞT : Turkish Risale

f. Parmak

ENGÜŞT HAİDEN : Turkish Risale

f. Yok farzetmek, bir an için olmadığını kabul etmek. * Mahvetmek. * Parmakla göstermek

ENGÜŞT-İ KİHİN : Turkish Risale

Serçe parmak

ENGÜŞT-İ MUHANNÂ : Turkish Risale

Kınalı parmak

ENGÜŞT-İ NİL : Turkish Risale

Fakirlik, fukaralık

ENGÜŞT-İ SÜTÜRG : Turkish Risale

Baş parmak

ENGÜŞTANE : Turkish Risale

f. Dikiş yüksüğü

ENGÜŞTE : Turkish Risale

f. Ekincilerin harman savurdukları âlet, yaba

ENGİHTE : Turkish Risale

f. Yükseltilmiş, karıştırılmış, oynatılmış, koparılmış

ENGİZ : Turkish Risale

f. Koparan, karıştıran, tahrib eden

ENGİZİSYON : Turkish Risale

Fr. XVI. ve XVII. asırlarda Hristiyan Katolik Mezhebine âit kiliselerden alâkayı kesen veya Papa'ya karşı gelenlere yapılan
insanları arslanlara parçalatmak, fırında yakmak gibi- dehşetli işkenceler veya onları bu azaba mahkûm eden mahkemelere verilen isim. * Çok ağır ve çok zâlimce cezâya hükmeden mahkeme. * Çok ağır işkence

ENGİŞT : Turkish Risale

f. Kömür

ENGİŞTAL : Turkish Risale

f. Hasta ve zayıf kimse. Dermansız, bî-derman kişi

ENHA : Turkish Risale

(Nahv. C.) Nahvlar, taraflar, canibler, cihetler, yanlar. * Yollar, tarikler

ENHAR : Turkish Risale

(Nehr. C.) Nehirler, çaylar, ırmaklar. (Bak: Enhür)

ENHAR-I AMÎKA : Turkish Risale

Derin olan nehirler

ENHAS : Turkish Risale

En uğursuz, pek uğursuz. Eş'em

ENHÜR : Turkish Risale

(Nehr. C.) Nehirler, ırmaklar, çaylar, akarsular. (Bak: Enhar)

ENKA : Turkish Risale

Daha temiz, en pâk

ENKAD : Turkish Risale

Bir alaca kuşun adı

ENKAL : Turkish Risale

İşkence âletleri. Bukağılar, kayıt ve kelepçeler. * Nefsin cismani alâkalara ve bedeni lezzetlere bağlanıp kalması