Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
FAYSAL : Turkish Risale

Karar. Hüküm. Fasıl. Hall. (Bak: Fasl)

FAYİH : Turkish Risale

Kendiliğinden dağılan güzel koku

FAYİHA : Turkish Risale

(C.: Fevâyıh) Meyve ve çiçek kokusu. * Güzel kokulu nesne

FAZ : Turkish Risale

Fr. Ardı ardına gelen değişikliklerin her biri. Safha

FAZ' (FEZÂA) : Turkish Risale

Şiddet. * Miktarından tecâvüz etmek, ölçüsünü aşmak. Rezillik etmek

FAZA : Turkish Risale

(C: Fivâz) Zahmet, meşakkat

FAZA' : Turkish Risale

Sıkmak. * Çıkarmak. * Almak

FAZAH : Turkish Risale

Boz renkli olmak

FAZAHAT : Turkish Risale

(C.: Fazâyih) Alçaklık, edepsizlik, hayâsızlık

FAZALAT : Turkish Risale

Necasetler, kazuratlar, murdarlıklar, pislikler

FAZAYİH : Turkish Risale

(Fazih. C.) Ayıplar, rezaletler. Sır kabilinden olan kötü hasletlerin açılıp fâş edilmesi

FAZAZET : Turkish Risale

Sertlik, kabalık, kötü sözlülük

FAZAİL : Turkish Risale

Faziletler. (Bak: Fazl
Fazilet)

FAZAİL-SİMAT : Turkish Risale

Alâmet ve işaretleri faziletten ibaret olan

FAZAİL-İ AHLÂK : Turkish Risale

Ahlâk faziletleri

FAZAİL-İ ÂLİYE : Turkish Risale

Yüksek faziletler

FAZC : Turkish Risale

Yarmak. * Saç dibinin terlemesi

FAZE : Turkish Risale

Küçük çadır

FAZFAZ : Turkish Risale

Geniş ve bol nesne

FAZFAZA (FAZFÂZA) : Turkish Risale

Elbisenin çok geniş ve bol olması

FAZH : Turkish Risale

(Faziha-Fazâha) Rüsvaylık, rezillik. * Yarmak

FAZIL : Turkish Risale

(Fâdıl) Fazilet sâhibi. Üstün kimse

FAZILE : Turkish Risale

(C: Fevâzıl) İnsandan başkalarına da geçebilen huy, haslet

FAZL : Turkish Risale

Âlimlere yakışır olgunluk. * İmân, cömertlik, ihsan, kerem, ilim, ma'rifet, üstünlük, hüner, tefâvüt, inayet. * Artmak. * Artık, (bunun zıddı naks'tır). Bir şeyden bakiye kalmak. (İman ile hikmet, adâlet, şecâat ve iffet sıfatlarına "fezâil-i asliye" tabir edilmiştir. Çünkü bu sıfatlar ile birçok faziletler doğar. Onun için bunlara, temel ve esas olan faziletler denilmiştir).(İ'lem Eyyühel
Aziz! Cenab-ı Hakk'ın günahkârları afvetmesi fazldır, tâzib etmesi adldır. Evet zehiri için adam, âdetullaha nazaran hastalığa, ölüme kesb-i istihkak eder. Sonra hasta olursa, adldir. Çünki cezasını çeker. Hasta olmadığı takdirde, Allah'ın fazlına mazhar olur. Mâsiyet ile azab arasında kavi bir münasebet vardır. Hattâ Ehl-i İ'tizal, mâsiyet hakkında, doğru yoldan udûl ile mâsiyeti, şerri Allah'a isnad etmedikleri gibi, mâsiyet üzerine tâzibin de vâcib olduğuna zehab etmişlerdir. Şerrin azabı istilzam ettiği, rahmet-i İlâhiyeye münâfi değildir. Çünki şer, nizam-ı âlemin kanununa muhaliftir. M.N.)

FAZLA : Turkish Risale

Çok ziyâde, artık, artan. * İleri. *Gereksiz, lüzumsuz. * (C: Fazalât) Kazurat, pislik