Turkish Risale
FAZU' : Turkish Risale
Çocukları korkutmak için yapılan çok korkunç suret
FAZZ : Turkish Risale
Kaba ve kötü huylu olan kimse. * Karın suyu, mide suyu
FAZÎ' : Turkish Risale
Korkulu nesne
FAZÎH : Turkish Risale
Hurma koruğundan yapılan şarap
FAZÎH(A) : Turkish Risale
Çirkin, fena. * Utanmaz, rezil
FAZÎHA : Turkish Risale
(C: Fazayıh) Alçaklığı, edebsizliği gerektiren iş veya şey
FAZÎZ : Turkish Risale
Meni denilen sıvı
FAZİLET : Turkish Risale
Değer. Meziyet, iyilik, ilim ve iman, irfan itibarı ile olan yüksek derece. Dinî ve ahlâkî vazifelere riayet derecesi. Fazl ve hüner cihetiyle olan yüksek derece. Bir şeyin başka şeylerden cemal ve kemal ve fayda cihetiyle üstünlüğü, müreccah olmasına sebep olan keyfiyet. (Zâta mahsus hasletin cem'i "fazâil" dir. Şecaat, in'am ve ihsan gibi, müteaddid meziyete dair faziletlerin cem'i "fevâzıl"dır.)
FAZİLETFÜRUŞ : Turkish Risale
f. Kendini faziletli göstermeğe çalışan. Fazilet satan
FAZİLETMEND : Turkish Risale
f. Faziletli, iyi huylu
FAZİLETMEÂB : Turkish Risale
f. Faziletin sığınağı olan kimse, yâni çok faziletli
FAZİLETPERVER : Turkish Risale
f. Fazilet sahibi, faziletsever
FAZİR : Turkish Risale
Kırmızı, büyük karınca. * Geniş, bol nesne
FAZİZ : Turkish Risale
Tatlı su
FAĞFUR : Turkish Risale
Yarı şeffaf Çin porseleni. Çok kıymetli porselenden yapılan yemek kabı. Çin yapısı. * Eskiden Çin İmparatoruna verilen isim
FAİH : Turkish Risale
(C.: Fevâih) Meyve ve çiçek kokusu
FAİKİYYET : Turkish Risale
Üstünlük. Kıymetlilik
FAİTE : Turkish Risale
Geçen. Fevt olan. * Vaktinde kılınmamış olan namaz
FAİZ : Turkish Risale
Ödünç verilen para için alınan ve şer'an haram olan kâr. Faizin iş hayatındaki mânası, "sen çalış, ben yiyeyim"dir. Küçük tasarruf sahiplerinin paraları bankalarda toplanıp, büyük yekûnlere ulaşır. Banka bu parayı aldığından daha büyük faizle iş sahiplerine kredi olarak verir. İstihsâl edilen (üretilen) malların fiatına masraf olarak bu faiz eklenir. Böylece malların fiatı faiz yüzünden %50 civarında veya daha fazla artar. Bu malı satın alanlar, ödedikleri fiatla birlikte vaktiyle yatırımcının ödediği faizi kendileri ödemiş olurlar. Böylece tasarruf sahipleri bankadan aldıkları faizden çok daha fazlasını bu malı satın almakla geri ödemiş olurlar. Ayrıca fiatların yükselmesiyle dar gelirlilerin haklarına tecavüz etmiş olurlar. Çalışmadan para alıp vermekle zenginleşen bir zümrenin türemesine de sebep olurlar. İslâm, faizi haram kılmakla bu haksızlıkları önler. (Bak: Riba) * Taşan, dolan
FAŞ : Turkish Risale
Meydana çıkmış. Yayılmış. * Anlaşılmış olan
FAŞİST : Turkish Risale
Fr. Faşizm taraftarı
FAŞİYE : Turkish Risale
(C: Fevâşi) Koyun, deve ve benzeri hayvanat gibi doğurup çoğalan mal cinsi
FAŞİZM : Turkish Risale
Fr. Irkçılığa dayanan diktatörlük rejimi
FE (FA) : Turkish Risale
(Buna ta'kib edâtı denir) "Sonra, hemen" mânalarını ifâde için fiillerin başına getirilen edât harfi. (Bak: Harf-i atıf) Bazan mecaz olarak vav yerinde de kullanılır
FE'D : Turkish Risale
Kebap yapmak. * Kül içinde ekmek pişirmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani