Turkish Risale
FE'FE' : Turkish Risale
Bir söz söylerken, dile "fe" harfi gelip, her kelimenin başına "fe" getirerek söylemek
FE'FEE : Turkish Risale
Dilini "fe" lâfzına döndürmek
FE'S : Turkish Risale
İki yüzlü balta. * Balta ile vurmak
FE'V (FE'Y) : Turkish Risale
Yarmak. * Koparmak. * İki dağ aralığı
FE-BİHÂ : Turkish Risale
Daha iyi, bu halde, pek a'lâ, ne a'lâ
FE-EMMA : Turkish Risale
Buna gelince, kaldı ki. Ammâ... (mânasına asıl söze başlama edâtıdır.)
FE-KEYFE : Turkish Risale
"Nasıl?" anlamına kullanılan eski bir tabir
FE-SÜBHANALLAH : Turkish Risale
Allah (C.C.) ne güzel yaratmış; Allah Sübhândır, bütün noksanlıklardan münezzehtir; Her şey kendine tesbih eder (anlamında olup hayret ve taaccübü ifâde için söylenir.) (Bak: Sübhân)
FE-İLLA : Turkish Risale
Eğer olmazsa. Olmadığı takdirde (gibi mânalara gelir.)
FEAME (FEUME) : Turkish Risale
Dolu olmak
FEC' : Turkish Risale
Bir kimsenin, musibetten dolayı elemli olması. * İncinmek. * Tasalı olmak, kederli ve hüzünlü oluş
FEC'ET : Turkish Risale
Birdenbire
FECA : Turkish Risale
Kirişi çıkmış yay
FECAAT : Turkish Risale
(Fecâet) Merak edilecek hâl, kederlenecek kötü durum. Felâket
FECACE (FİCÂCE) : Turkish Risale
Çiğlik, hamlık
FECAYİ' : Turkish Risale
(Fecîa. C.) Belâlar, musibetler, felaketler
FECC : Turkish Risale
(C.: Ficâc) Açık yer. İki dağ arasındaki geniş yol. Tarik-i vâsi'
FECCAC : Turkish Risale
Döşek döşeten. * Erkek, zevc
FECERE : Turkish Risale
(Facir. C.) Günah işleyenler, günahkârlar, zinakârlar, fâcirler
FECFAC (FECÂFİC) : Turkish Risale
Çok söyleyen
FECM : Turkish Risale
Geniş. * Bevletmek, işemek
FECR : Turkish Risale
Tan yerinin ağarması. Şafak. Sabah vakti, güneş doğmadan evvel şarkta hâsıl olan kızıllık. * Bir şeyi genişçe ikiye ayırmak. * Günah işlemek. Fücur ve fısk işlemek. Yalan söylemek. * Tekzib eylemek. * İsyan ve muhalefet eylemek. * Haktan sapmak. Meyletmek. * Söğmek. * Bühtan eylemek. * Su akıp gitmek. * Karışmak. (L.R.)
FECR SURESİ : Turkish Risale
Kur'an-ı Kerim'in
suresi
FECR-İ KÂZİB : Turkish Risale
(Bak: Fecr-i sâdık)
FECR-İ SÂDIK : Turkish Risale
Sabaha karşı şark ufkunda yayılmaya başlayan beyaz bir aydınlık. Bunun mukabili birinci fecirdir ki, bir aydınlıktan sonra tekrar aydınlık gider. Bu birinci aydınlığa fecr-i kâzib denir. Sabah namazının vakti, fecr-i sâdıkta başlar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani