Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
FERLA : Turkish Risale

(C: Ferala) Kırba ağzı

FERMA : Turkish Risale

f. Buyurucu. Emredici. Âmir

FERMAN : Turkish Risale

f. Emir. Tebliğ

FERMAN-BER : Turkish Risale

İtaatli ve muti olan. Hakkında emir çıkarılan. Fermanlı

FERMAN-BERDAR : Turkish Risale

f. Fermana uyan, emre uyan

FERMAN-DİH : Turkish Risale

f. Hükmü geçen, verdiği emri dinlenen

FERMAN-FERMA : Turkish Risale

Hüküm süren, emir veren, emir buyuran, hüküm fermâ

FERMAN-I İLÂHÎ : Turkish Risale

Allah'ın fermanı

FERMAN-REVA : Turkish Risale

f. Pâdişah, hükümdar. * Emri kabul edilen

FERMAYİŞ : Turkish Risale

f. Emretmek. Buyurmak

FERMEND : Turkish Risale

f. şan ü şeref ve mevki sahibi olan kişi

FERMENE : Turkish Risale

İşlemeli dar ve yuvarlak yanlı yelek. * Eskiden esnaf tabakasına mahsus elbise

FERMUDE : Turkish Risale

f. Buyruk. Emir. Kumanda

FERNAS : Turkish Risale

f. Şaşkın, dalgın, gafil. * Şaşkınlık, gaflet, dalgınlık

FERNEB : Turkish Risale

Fâre

FERNUD : Turkish Risale

f. Hüccet, delil, bürhan

FERNUN : Turkish Risale

Kanbel otu

FERR : Turkish Risale

Kaçmak. Firar etmek. * Davarın yaşını anlamak için dişini görmek

FERRA : Turkish Risale

Kürkçü kimse

FERRAŞ : Turkish Risale

Cami, mescid, imaret gibi müesseselerin temizliğini sağlamak; ve kilim, halı ve hasır gibi mefruşatını yayma hizmetleriyle vazifeli olan kişiler hakkında kullanılır bir tâbirdir. Ferraş; arapçada, yayıcı, hizmetçi, döşeyici anlamlarına gelir. Yeniçeri teşkilâtında bu işi görenlerle, Kâbe'yi süpürenler hakkında ıstılah olarak da kullanılır. (O.T.D.S.)"Her ruham-ı fersi bir âyine-i âlemnüma Her gezen ferraşı bir İskender-i kitisitan." (Nef'î)

FERRUC : Turkish Risale

(C: Ferâric) Tavuk pilici

FERRUH : Turkish Risale

f. Mübarek, kutlu, uğurlu

FERRUH-FÂL : Turkish Risale

f. Bahtı açık, şanslı, talihli, uğurlu.Ferruhî
f. Mübareklik, uğurluluk, meymenet

FERRUH-ZÂD : Turkish Risale

f. Mübarek evlât, uğurlu çocuk. * Hayırlı, kutlu, mübarek

FERS : Turkish Risale

Yırtmak. * Parçalamak. * Katletmek, öldürmek. * Boyunlamak