Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
FÂSİD(E) : Turkish Risale

Bozguncu. * Doğru olmayan. Bozuk. Müfsid. * Yanlış olan. * Fık: Aslen sahih olup, vasfen sahih olmayan. Yani, kendi nefsinde meşru' iken gayr-i meşru' bir şeye yakınlığı sebebiyle meşru'iyyetten çıkan şeydir. İbadet hususunda fâsid ile bâtıl aynı şeydir. Meçhul bir şeyi satmak gibi. (Bak: Bâtıl)

FÂSİD-ÜL MİZAC : Turkish Risale

Ahlâkı ve iyi huyları ifsad eden

FÂSİH : Turkish Risale

(Fesh. den) Vazgeçen. Dağıtıcı. Bozguncu. Fesheden. * Çürüten

FÂSİH-İ ŞİRKET : Turkish Risale

Şirketi fesheden

FÂTIR : Turkish Risale

Benzeri bulunmayan şeyi yaratan. Hârika üstün san'atiyle yaratan. Halkedici Allah (C.C.)

FÂTIR SURESİ : Turkish Risale

Kur'an-ı Kerim'in
suresi. Melâike Suresi de denir. Mekkîdir

FÂTIR-ÜS SEMÂVÂT : Turkish Risale

Gökleri yaratan, Allah

FÂTİH : Turkish Risale

Açan, fetheden. Teshir eden, zapteden. * Kapıları selâmet üzere açan, Cenab-ı Hak

FÂTİH SULTAN MEHMED HAN : Turkish Risale

(
1481) En meşhur Osmanlı Padişahlarındandır. ll. Murat Han'ın oğlu ve ll. Bayezid Han'ın babası ve
pâdişahtır. Edirne'de doğmuş ve Gebze'de vefat etmiştir. Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) medhine mazhar olmuştur. Peygamberimiz "İstanbul mutlak fetholunacaktır." müjdesini vermişti ve onu feth eden kumandan ve askerlerini medh ü senâ etmişti. Dört-beş lisan bilen Sultan Fâtih, saltanatı boyunca büyüklü küçüklü 17 devleti aldığı gibi 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul'u fethederek İslâma kazandırdı ve orta çağa son verdi. En eski ve büyük Bizans Kilisesi olan Ayasofya'yı putlardan temizledi ve orasını sâdece Cenab-ı Hakk'a ibadet edilen camiye çevirdi ve kıyamete kadar câmi' kalmasını yazılı vasiyet ile vakfeyledi, Müslüman Türk milletine bıraktı. (R. Aleyh)(Meşhur İslâm seyyahı ve tarihçisi Evliya Çelebi, Seyahatnâme'sinde diyor ki: "İlk İstanbul kadısı (hâkimi) olan Hızır Bey Çelebi'nin huzurunda, haşmetli padişah Fâtih ile bir Rum mimarı arasında şöyle bir muhakeme cereyan eder:Büyük bir âbidenin inşasında kullanılacak iki mermer sütunu Fâtih, bir Rum mimarına teslim eder. Mimar da, Fâtih'in arzusunun hilâfına olarak, bu sütunları üçer arşın kesip kısaltır. Fâtih, cezaen Rum mimarının elini kestirir. Rum mimarı da, Fâtih aleyhine dâva açar. Bunun üzerine mahkemeye celb edilen Büyük Padişah, baş köşeye geçmek istemiş. Birden bire, hâkimin şu ihtariyle karşılaşmış:
Oturma Beyim! Hasmınla mürafaa-i şer'i olacaksın; ayakta beraber dur!Hızır Bey Çelebi; bu koca şanlı padişah-ı maznuna, haksız el kestirdiği için, kendisinin de kısasa tâbi olduğunu ve elinin kesileceğni bildirir.Fakat mimar kısası istemediği için, Büyük Fâtih günde on altun tazminata mahkûm olur; ve hatta kısastan kurtulduğu için bu tazminatı kendiliğinden yirmi altuna çıkarır." İslâm mahkemesinin adâletinin şanlı misallerinden biri olan şu misal, bize en haşmetli hükümdarlarla en âciz ferdlerin huzur-u mahakimde müsavi olduğunu gösteriyor. İ.İ.)

FÂTİHA : Turkish Risale

Bir şeyin başlangıcı, ibtidası. * Mübaşeret. Başlamak. * Karar vermek. * Bir duânın sonunda veya duâya başlarken Fâtiha Suresini okumayı hatırlatan ifade. * Kur'an-ı Kerim'in birinci suresi. (Bak: Seb'ul mesâni)

FÂTİHA-İ KELÂM : Turkish Risale

Sözün başlangıcı

FÂİDE : Turkish Risale

(C.: Fevaid) Kazanç, kâr, nef', menfaat. İstifadeye sebeb. Yararlılık, işe yarama

FÂİDE-MEND : Turkish Risale

f. Kârlı, faydalanan, menfaat elde eden

FÂİK : Turkish Risale

Üstün, üstünde. Diğerinden daha değerli ve üstün. Her şeyin güzide ve a'lâsı. Âli. * Başın boyun ile bitiştiği yer

FÂİK-ÜL AKRÂN : Turkish Risale

Akranlarından daha üstün

FÂİL : Turkish Risale

İşi yapan. Fiili işleyen. * Gr: Masdarın mânasını meydana getirene denir

FÂİL-İ HAKİKÎ : Turkish Risale

Bir işte hakiki te'sir sahibi. Onu hakkı ile yapan (Allah C.C.)

FÂİL-İ HAYR : Turkish Risale

Hayır işleyen, hayır sahibi

FÂİL-İ MUHTAR : Turkish Risale

Re'yinde müstakil olan. İstediğini yapmakta serbest olan (Cenab-ı Hak)

FÂİL-İ MÜBAŞİR : Turkish Risale

Huk: Bir şeyi bizzat yapan kimse

FÂİL-İ MÜŞTEREK : Turkish Risale

Huk: İşlenmiş olan bir suçta parmağı olan. Suç ortağı

FÂİLİYYET : Turkish Risale

İşleyicilik. Müessir olmak. Fâile mensub ve müteallik oluş

: Turkish Risale

Arabçada harf-i cerrdir. Mekâna ve zamana âidiyyeti bildirir. Ta'lil için, isti'lâ için ve yine harf-i cerr olan "bâ, ilâ, min, maa" harflerinin yerine kullanılır. Geçen mef'ul ile gelecek fasıl arasında geçer. Te'kid mânası da vardı. (L.R.)Başka bir ifade ile kısaca (fî)
"İçinde, içine, hakkında, hususunda, üzere, dâir, mütedair, beherine ve herbirine" mânalarına gelir. Kelimenin başına yazılır ve o kelimeyi "i" diye okuttuğu için ona harf-i cerr denir. Farsçada "Der", "Fî" yerinde kullanılır

FÎ-ZAMANİNA : Turkish Risale

Devrimizde. Zamanımızda

FÎ-İ CÂRÎ : Turkish Risale

Geçer değer, muteber fiat