Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
GAYAHİB : Turkish Risale

(Gayheb. C.) Gece karanlıkları

GAYAT : Turkish Risale

Çalgı

GAYB : Turkish Risale

Gizli olan. Görünmeyen. Belirsiz. * Güman. Hislerle veya akıl ile bilinmeyen şey. (Bak: Ahbar-ı gayb)(Demek Cenab-ı Hakk'ın gayet büyük ve mükemmel bir rahmeti, re'feti ve şefkati, gaybı bildirmemektedir. Bilhassa masum hayvanlar hakkında daha tamdır. Demek sefihane lezzette sen hayvanlara yetişemezsin. Binler derece aşağı düşersin! Çünki, hayvana nisbeten gaybi olan şeyleri senin aklın görüyor. Elemini alıyor. Setr-i gaybda bulunan istirahat-ı tammeden bilkülliye mahrumsun. S.)

GAYB-AŞİNA : Turkish Risale

f. Gaybı bilen. Gaybdan haberi olan. Gelecekten veya âhiretten haberi olan

GAYB-BÎN : Turkish Risale

f. Gaybı gören. Herkesin bilemediği geleceği feraseti ile hissedip bilen. İstikbalden haber veren

GAYB-DAN : Turkish Risale

f. Gaybı bilen

GAYB-ÜL GAYB : Turkish Risale

Kalbde olmayan şey. Hiç ortada eseri, varlığının, geleceğinin izi ve nişanı olmayan. Gaybın gaybı olan

GAYBET : Turkish Risale

Başka yerde bulunmak. Hazırda olmamak. Gıybet. Bir şeyin diğer bir şey içinde gaib olması. (Bak: Gıybet)

GAYBUBET : Turkish Risale

Gayıplık, hazırda olmayıp başka yerde olma

GAYBÎ : Turkish Risale

Hazırda olmayan. Görünmeyenlere âit. Hazır olmayanlara âit. Başka âlemdekilere âit. Âhirete âit. Gayba âit ve müteallik

GAYDA : Turkish Risale

(C: Guyed) Nazik ve yumuşak tenli genç kadın. (Müz.: Agyed)

GAYDAK : Turkish Risale

Geniş. * Yumuşak. * Kerim kişi. İyi huylu kimse. * Keler yavrusu. * Büluğ çağına varmamış çocuk

GAYE : Turkish Risale

Maksad, kasdedilen, netice, sonuç.(Her şeyin vücudunun müteaddit gayeleri ve hayatının müteaddit neticeleri vardır. Ehl-i dalâletin tevehhüm ettikleri gibi dünyaya, nefislerine bakan gayelere münhasır değildir. Tâ, abesiyyet ve hikmetsizlik içine girebilsin. Belki her şeyin gayât-ı vücudu ve netaic-i hayatı üç kısımdır. Birincisi ve en ulvisi Sani'ine bakar ki; o şeye taktığı hârika-i san'at murassaatını, Şâhid-i Ezelî'nin nazarına resm-i geçit tarzında arzetmektir ki, o nazara bir ân-ı seyyale yaşamak kâfi gelir. Belki, vücuda gelmeden, bilkuvve niyyet hükmünde olan istidadı yine kâfidir. İşte, seriüz-zeval lâtif masnuât ve vücuda gelmeyen, yâni sünbül vermeyen birer hârika-i san'at olan çekirdekler, tohumlar şu gayeyi bitemamiha verir. Faidesizlik ve abesiyyet onlara gelmez. Demek her şey; hayatiyle, vücudiyle Saniinin mu'cizat-ı kudretini ve âsâr-ı san'atını teşhir edip, Sultan-ı Zülcelâl'in nazarına arzetmek birinci gayesidir...İkinci kısım: Gaye-i vücut ve netice-i hayat: Zişuura bakar. Yâni, herşey Sâni-i Zülcelâlin birer mektub-u hakaik-nüma, birer kaside-i letafetnüma, birer kelime-i hikmet-edâ hükmündedir ki; melâike ve cin ve hayvanın ve insanın enzârına arzeder.. mütalâaya dâvet eder. Demek, ona bakan her zişuura ibretnüma bir mütalâagâhdır.Üçüncü kısım: Gaye-i vücut ve netice-i hayat: O şeyin nefsine bakar ki; telezzüz ve tenezzüh ve beka ve rahatlıkla yaşamak gibi cüz'î neticelerdir. Meselâ: Azîm bir sefine-i Sultaniyyede bir hizmetkârın dümencilik ettiğinin gayesi: Sefine itibariyle yüzde birisi kendisine, ücret-i cüz'iyyesine ait.. doksandokuzu Sultana ait olduğu gibi; herşeyin nefsine ve dünyaya ait gayesi bir ise, Sâni'ine ait doksandokuzdur. İşte bu teaddüd-ü gayattandır ki; birbirine zıt ve münâfi görünen hikmet ve iktisad, cud ve sehâ ve bilhassa nihayetsiz seha ile sırr-ı tevfiki şudur ki: Birer gaye nokta-i nazarında cud ve seha hükmeder. İsm-i Cevvad tecelli eder. Meyveler, hubublar; O tek gaye nokta-i nazarında bigayr-i hisâbdır. Nihayetsiz cûdu gösteriyor. Fakat, umum gayeler nokta-i nazarında; hikmet hükmeder. İsm-i Hakîm tecelli eder.. Bir ağacın ne kadar meyveleri var, belki her meyvenin o kadar gayeleri vardır ki; beyan ettiğimiz üç kısma tefrik edilir. Şu umum gayeler, nihayetsiz bir hikmeti ve iktisadı gösteriyor. Zıt gibi görünen nihayetsiz hikmet, nihayetsiz cud ile seha ile içtima ediyor. Meselâ: Asker ordusunun bir gayesi, te'min-i âsâyiştir. Bu gayeye göre ne kadar asker istersen var ve hem pek fazladır. Fakat, hıfz-ı hudut ve mücahede-i a'dâ gibi sair vazifeler için, bu mevcut ancak kâfi gelir. Kemâl-i hikmetle muvazenededir. İşte hükümetin hikmeti, haşmet ile içtima ediyor. O halde, o askerlikte fazlalık yoktur denilebilir... S.)

GAYE-İ HAYAL : Turkish Risale

Hayalde tasavvur edilen ve ona varılması istenen gaye ve maksat. İdeal

GAYED : Turkish Risale

Nazik ve yumuşak tenli olmak

GAYET : Turkish Risale

Çok, pek çok. * Nihayet. Gaye. Encam

GAYET-ÜL-GAYE : Turkish Risale

Gayenin esası, en son derece. (Bak: Vicdan)

GAYETEN : Turkish Risale

Son derece, çok fazla olarak

GAYETSİZ : Turkish Risale

Nihayetsiz, sonsuz

GAYF : Turkish Risale

Eğilmek, meyl

GAYHEB : Turkish Risale

(C.: Gayâhib) Gece karanlığı

GAYIT : Turkish Risale

(C: Gaytân-Agvât) Çukur yer. * Kenef

GAYK : Turkish Risale

(Gayuk) Fikri karışık olmak

GAYL : Turkish Risale

Irmak, nehir. * Ağaç, şecer. * Cima etmek. * Kadının hâmile iken çocuğuna süt emzirmesi

GAYLE : Turkish Risale

Şişman kadın