Turkish Risale
FIKIH : Turkish Risale
(Fıkh) Derin ve ince anlayış. Bir şeyi, hakkı ile, künhü ile bilmek. İnsanlar arasındaki ilişkilerle ilgili olarak dinî hükümleri ayrıntılı delilleriyle bilmek. Müslümanlar, müslüman olmaları itibariyle Allah'ın emirlerine tâbidirler, uyarlar. Fıkıh ilmi, hangi şartlarda Allah'ın hangi emrinin nasıl uygulanacağını inceler. * Bilmek, anlamak. * Kapalı bir şeyin hakikatına nazarı infaz edebilmek. * Kendisine hüküm taalluk eden hafi bir mânaya muttali' olmak. * Ist: İslâm Hukuku. * İnsanın amel ciheti ile lehine ve aleyhine olan şer'i hükümleri bir meleke halinde bilmesi. Diğer bir ta'rif ile: Ameliyata; yâni, ibadet, ukubat ve muamelâta âit şer'î hükümleri mufassal delilleri ile bilmek. Bu ahkâmı bilmeğe "Fakahet" ve bu ahkâmı böylece bilen zata da "Fakih" denir. Cem'i "fukahâ"dır. Fıkıh ilmini tahsil etmeğe de "tefekkuh" denir... (Ist. Fık. K. Cilt:1, sh: 20)
FIKRA : Turkish Risale
Yazıda bir bahis. * Parağraf. * Kanun maddelerinden her bir kısım. * Kısa haber. * Küçük hikâye. * Omurga kemiklerinin her biri. * Bend. * Kıssa. * Gazetelerde gündelik hâdiselerin kısaca yazılmış şekli
FIKRA-HÂN : Turkish Risale
f. Hikâye söyliyen, fıkra anlatan
FIRAK : Turkish Risale
(Fırka. C.) Fırkalar, partiler. * Alaylar, bölükler. * Cennetler. * Ehl-i Sünnet cemaatından ayrılan mezhebler
HATEMKÂRÎ : Turkish Risale
Bir sathın "yüzeyin" üzerine süs şekilleri oyarak meydana getirilen boşlukları, o satha benzeyen başka bir madde veya mâdenle doldurmak suretiyle yapılan tezyinât
HATEMİ : Turkish Risale
Mühür kazıyan, mühür yapan. Mühürle alâkalı
HATEN : Turkish Risale
(C.: Ahtân) Kadın tarafından olan kimseler. (Baba, kardeş ve emmi gibi) * Araplar, damat mânasına kullanırlar
HATENAT : Turkish Risale
(Hatene. C.) Kaynanalar
HATENE : Turkish Risale
(C.: Hatenât) Kaynana
HATF : Turkish Risale
Kapmak. * Şimşek gibi göz kamaştırmak. * Sür'atli olmak
HATIB : Turkish Risale
(Hatab. dan) Oduncu, odun toplayan. * İyiyi kötüyü ayırd edemeyen kimse
HATIB-I LEYL : Turkish Risale
Geceleyin odun toplayan kimse. * Mc: Mânâsız ve saçmasapan sözler konuşan adam
HATIF : Turkish Risale
Süratli kapıp götürücü. * Göz kamaştırıcı şimşek
HATIL : Turkish Risale
Taş duvarı takviye etmek için her bir-iki metrede çekilen tuğla veya kereste tabakası
HATIM : Turkish Risale
(C.: Havâtim) Yüzük
HATIR : Turkish Risale
Zihin. Fikir. Gönül. Kalb. Hal. Tedbir. Vesvese
HATIR-AZAR : Turkish Risale
f. Hatır kıran
HATIR-AZÜRDE : Turkish Risale
f. Hatırı kırılmış
HATIR-AŞÜFTE : Turkish Risale
f. Gönlü perişan olan
HATIR-GÜŞA : Turkish Risale
f. Gönle ferahlık veren. İç açan
HATIR-I NEFSANÎ : Turkish Risale
Tas: Dünya ve nefis muhabbetinin cismanî kuvvete galebesi
HATIR-I NÂ-ŞÂD : Turkish Risale
Tasalı ve kederli gönül
HATIR-I RAHMANÎ : Turkish Risale
Tasavvuf ehlinin kalbinde, Allah'ın cemal-i vahdetinin tecellisiyle tam bir sükûnet olması. Buna muhabbetullah da denir
HATIR-I ŞEYTANÎ : Turkish Risale
Tas: Nefsin zevklerine muhabbet yüzünden, ma'siyet ve günahlara düşmek
HATIR-MANDE : Turkish Risale
f. Gücenmiş, kalbi incinmiş, hatırı kırılmış
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani